Browse Month

Temmuz 2008

İnternet Alan Adlarında Devrim

İnternette alan adları tahsisinde en üst düzey makam olan Icaan, kullanıcılara .com veya .net gibi sınırlı internet adresi uzantıları yerine .sevgi, .ankara gibi sınırsız sayıda ve her dilde alan adı yaratma olanağı tanımaya hazırlanıyor.

Icaan’in (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers-İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu) Paris’te yapılan 32. genel kurul toplantılarında, yeni alan adlarıyla ilgili oylama perşembe günü yapılacak. Beklendiği üzere oylamada, yeni alan adlarıyla ilgili uygulama kabul edilirse, her ülkeden kullanıcı özel sözcükleri alan adı olarak kullanabilecek.

Icaan Başkanı Paul Twomey, Fransız ekonomi dergisi Les Echos’ya yaptığı açıklamada, “1.3 milyar internet kullanıcısı .com, .net veya .org’dan başka, 2009 başından itibaren, genelleyici adresler almak için .sevgi, .nefret, .kent veya özel isimler kullanabilecekler” dedi.

Kar amacı gütmeyen ve merkezi Güney Kaliforniya’da bulunan Icaan adlı kuruluşun genel kurul toplantısına, 130 ülkeden 1300 delege katılıyor.

Eğer perşembe günkü oylamada Icaan Yönetim Kurulu öneriyi kabul ederse, her dilde alan adı alabilmenin yanısıra, kuruluşun geçen yıl kullanımına onay vermediği porno internet siteleri için .xxx alan adı da kullanım olanağına kavuşacak.

Kaynak: NTV MSNBC

Layers (Katman) Menüsünü Tanıyalım

Photoshop’un işlerimizi kolaylaştıran en pratik araçlarından birisi de katman yani layer kavramıdır. Layer menüsü sayesinde çalışmalarımızı ve fotoğraflarımızı çok daha spesifik bir şekilde manipüle edebiliyoruz. Layers menüsü içinde çalışmalarınıza ait katmanları barındırır. Bu durumu üzerinde çizimler bulunan şeffaf kağıtların üst üste konulması olarak düşünebiliriz. Konuyu daha iyi açıklamak için aşağıdaki resimi ele alalım.

Resime bakıldığında üç adet farklı renklerden oluşan eğri çizgiler görülüyor. Bu örnek için dört adet layer kullandım. Bunların üçü çizgiler, diğeri de gri renkteki arkaplan için… Çalışmamızı kaydedince layerlar kaybolor ve normal bir resim elde ederiz. Bu yüzden çalışmalarımıza daha sonra devam edebilmek için onları bir de özgün Photoshop formatında yani .psd olarak kaydetmeliyiz.

Peki bu çalışmayı tek bir katmanda yapamaz mıydık? Yapabilirdik ancak daha sonra değişiklik yapmamız zorlaşacaktı. Örneğin bu resimde ortadaki çizgiyi kaldırmak isteseydik normalde silme araçlarından birini kullanmamız gerekecekti oysa şimdi çizginin bulunduğu katmanı kapatınca direk kaybolacaktır. Ya da arkaplan düz bir renk yerine karışık bir resim olsaydı onu kaldırmak zahmetli bir iş olacaktı ama neyseki layer menüsü bizi bu dertten kurtarıyor.

Layer menüsü eğer bir değişiklik yapılmadıysa Photoshop’un sağ alt tarafında bulunur. Şayet sizde gözükmüyorsa üst taraftaki menüden Windows > Layers yolunu izleyiniz ya da F7 kısayol tuşunu kullanınız. Layer menüsü aşağıdaki gibi görünecektir.

Yukarıdaki resimde kullandığımız dört layer da görülebiliyor. Layer menüsünün üst kısmındaki sekmelerden Channels ve Paths menülerine de ulaşılabilsek de bunlar niraz daha ilerleyince üstünde duracağımız konular olduğu için şimdilik pas geçiyoruz.

Şimdi menüdeki öğeleri tanıyalım.

1 – Bu alan eğer layer içinde bir alanı seçmişsek o bölgeye yoksa bütün layer alanına çeşitli efektler uygular.

2 – Buradaki göz simgesine tıklayınca simgenin ve katmanın görünmez olduğunu göreceksiniz. Aynı bölgeye tekrar tıklayınca layer resimde yeniden görünecektir.

3 – Buraya tıklayınca layer ya da seçili alana gölge, parlama, kabarıklık gibi efektler uygulayabileceğimiz bir menü açılacaktır. Bir sonraki derste bu menüyü daha deteylı bir şekilde inceleyeceğiz.

4 – Layer mask eklemek için bu alana tıklıyoruz.

5 – Siyah-beyaz, renk dolgusu, parlaklık ya da kontrast değerleri tanımlayarak katmanlar oluşturmak için bir menü açar.

6 – Katmanlar içinde yeni bir grup oluşturmak için kullanılır.

7 – Yeni ve boş bir katman yaratmak için kullanılır.

8 – Seçili katmanları siler

9 – Katmanların listelendiği alandır. Seçim rengi ile vurgulanmış olan katman o anda aktif olan ve üzerinde işlem yapılan katmandır. Ctrl tuşuna basılı tutarak katmanlara tıklarsanız birden çok katmanı seçebilirsiniz.

10 – Layer ya da seçili bölümün dolgu değerini ayarlamak için kullanılır. En düşük değer 0 olunca transparan durumuna getirir ancak uygulanmış efektler şeffaflaşmaz

11 – Layer ya da seçili bölümün şeffaflık değerini ayarlamak için kullanılır. Eğer uygulanmış efektler varsa onlar da şeffaflaşır.

Şimdi 10 numarada anlatılan Fill ve 11 numarada anlatılan Opacity değerleri kafanızı biraz karıştırmış olabilir. Daha iyi kavramak için aşağıdaki resimi inceleyebilirsiniz.

Yıkarıdaki üç dikdörtgende başlangıçta aynıydı ve hepsine Drop Shadow efekti uygulandı. Daha sonra birinin opacity, ve birinin de fill değeri düşürüldü. Sonuçta ikisi de aynı oranda şeffaflaştı ancak fill değeri düşürülen de gölge efekti aynı kalırken; opacity değeri düşürülende gölge de dikdörtgenle aynı oranda şeffaflaştı.

Bundan sonraki öğeler katmanı kilitlemek için kullanacağımız ayarları içeriyor. Şimdi bunlarav da kısaca bakalım

12 – Katmanın tamamını kilitler. Böylece layer üzerinde işlem yapılamaz, silinemez veya boyutları değiştirilemez. Eğer katmandan memnunsanız ve kazara başına bir iş gelmesini istemiyorsanız bu seçeneği kullanabilirsiniz.

13 – Katmanın pozisyonunu kilitler

14 – Resim piksellerini kilitler

15 – Transparan pikselleri kilitler.

Şimdilik Layers menüsüne kısa bir bakış attık bir sonraki derste bu konuya yine devam edeceğiz.

Google 1 Numaralı Marka

YouGov tarafından yapılan ankete göre İngiltere’de bir numaralı marka olarak Google seçildi.

Bugüne kadar Microsoft’un zirveyi bırakmadığı ankette bu yıl zirveyi ele geçiren Google, böylecek İngiltere’de ilk kez halk tarafından “süper marka” olarak seçilmiş oldu. Google geçen yıl bu listede üçüncü sırada yer almıştı.

Birinciliği kaptıran Microsoft ikinci sırada yer aldı. Üçüncülüğü Mercedes-Benz alırken Apple 11’inci sırada yer alabildi.

İlk yüz arasında Tesco, Sainsbury’s, Asda ve Morrisons gibi 4 süpermarket yer almayı başaramadı. Asda 253’üncü olurken, Tesco 230, Sainsbury 194’üncü oldu.

Mark & Spencer listede ilk 20’ye girebilirken, Burger King 317’nci, McDonald’s ise 253’üncü oldu.

Kaynak: TÜBİDER
 

POS Cihazlarında Görevimiz Tehlike Modeli

Televizyon tarihinin ünlü dizilerinden “Görevimiz Tehlike”de kullanılan, güvenlik için diskteki bilgilerin imha edilmesine benzer bir yöntem kredi ve banka kartlarında dolandırıcılığı önlemek için uygulamaya geçiriliyor.
 
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kartların kullanıldığı POS cihazlarında usulsüz kullanıma karşı cihazın kendini devre dışı bırakarak verileri imha etmesini sağlayacak sistemi zorunlu hale getiriyor.
 
BDDK, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağını görüşe açtı. Kartların kullanıldığı POS cihazlarına ilişkin yeni tedbirler getirilen taslağa göre; POS üzerindeki her türlü yazılımın, üye işyeri anlaşması yapan kuruluş veya bunlar tarafından görevlendirilmiş kişi veya taraflar haricinde kişilerce ve yetkisiz olarak değiştirilmeye karşı korumalı olmasını sağlamak için gerekli önlemler alınacak. Söz konusu uygulamalara erişimin, asimetrik şifrelemede kullanılan özel anahtar doğrulamasına dayalı mekanizmalar gibi, aşılması zor ve güçlü kimlik doğrulama mekanizmaları ile gerçekleşmesini zorunlu kılacak.
 
YETKİSİZ FİZİKİ VEYA ELEKTRONİK ERİŞİMDE DURACAK
 
POS, işleme tabi tutulmakta olan kartlara ilişkin hassas verilere veya üzerine yüklenmiş her türlü yazılıma yetkisiz fiziki veya elektronik erişim teşebbüslerinde derhal devre dışı kalarak erişimi engelleyecek ve kartlara ilişkin hassas verileri silerek imha edecek.
 
POS, üzerindeki kriptografik anahtarlar, PIN veya şifreler gibi hassas verilere veya bu verileri işleyen hassas fonksiyonlara erişim kimlik doğrulama kontrolleri ile sağlanacak.
 
POS, şifrelemede veya kimlik doğrulamada kullanılan ve gizli sözcük, gizli şifreleme anahtarı gibi kalması gereken unsurların ele geçirilmesine, değiştirilmesine veya öğrenilmesine olanak tanıyacak herhangi bir mekanizmayı barındırmayacak.
 
Hassas işlevler POS’un sadece korumalı bölgelerinde gerçekleştirilecek, hassas veriler POS’un korumalı bölgelerinde saklanacak. Hassas verilere yetkisiz erişim; verinin tutulduğu bölgenin yetkisiz erişim teşebbüslerine veya tahrif edilmeye karşı dayanıklı hale getirilmesi ve tedbirlerin aşılması durumunda hassas verinin derhal silinmesini sağlayacak mekanizmalarla önlenecek.
 
POS GÜNDE BİR KEZ TESTTEN GEÇECEK
 
POS, ilk açılışta ve günde en az bir kez olmak üzere, üzerinde bulunan bellenim, üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlara ait uygulamalar gibi yazılımları, yetkisiz erişim teşebbüslerine karşı tesis edilen güvenlik mekanizmalarını ve POS’un ve üzerindeki verilerin güvenlik durumunu bütünlük ve geçerlilik açılarından test edecek. Bu testlerin olumsuz bir sonucunun ortaya çıkması durumunda POS güvenli bir şekilde devre dışı kalacak.
 
Üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlarca, güvenlik altyapısının daha kolay tesisi, operasyonel zorlukların en aza indirilmesi, kaynakların verimli kullanımı gibi hususlar ile kullanılan POS’ların teknolojik olanakları ve kapasiteleri ile kesintisiz hizmet verilmesi kriterleri de göz önünde bulundurularak, aynı POS üzerinde maksimum sayıda üye işyeri anlaşması yapan kuruluş uygulamasının çalışmasını sağlayacak bir düzenek oluşturulacak.
 
İNTERNETTE GÜVENLİK SAĞLANACAK
 
Üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar, harcama ve alacak belgesi düzenleme imkanı olmayan internet ve benzeri ortamlar kullanılarak gerçekleştirilen işlemler için diğer önlemlerin yanında, 3DSecure kimlik doğrulama teknolojisini içerecek şekilde kart kullanım alt yapısı tesis edecekler. (anka)

Kaynak: RADİKAL

Stilleri Aynı Sayfadan Çağırmak

Bir önceki yazımda sayfamıza css dosyalarının dışarıdan nasıl bağlanacağını göstermiştim. Bu yazıda ise css nin aynı sayfada nasıl yer aldığını ve kullanıldığını anlatmaya çalışacağım. Gerçi Dreamweaver gibi bir web editörü kullanıyorsanız program bu işlemi otomatik olarak da gerçekleştirebilir.

Herşeyden önce sayfamızda bir stil kullanmak istiyorsak önce ilgili kodları yazmalıyız ve bu kodları mutlaka sayfa başında yazmaya özen gösterin. Şimdi aşağıdaki örnek kodu bir inceleyelim.

<style type="text/css">
<!--
body {
     background-color: #ffffff;
     background-image: url(images/bkg.jpg);
     background-repeat: repeat;
}
.style1 {
     font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;
     color: #6582BE;
}
-->
</style>

Kodlarımızın düzgün çalışması için değerleri yukarıda da görüldüğü gibi <style type=”text/css”> <!– ile –> </style> satırların arasına yazmalıyız. Bu satırları da siz yazmak zorundasınız. Her bloğun adından önce bir nokta konulduğuna; bloktaki değerlerin noktalı virgül işareti ile sonlandırıldığına ve tüm değerlerin köşeli parantezler içinde yer aldığına dikkat edin yoksa kod çalışmayacaktır.

Kodun ilk bloğunda arkaplan özellikleri, ikinci bloğunda ise style1 etiketli yazılara ait özellikler var. Hangi kod ne işe yarıyor az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Eğer edemiyorsanız da ilerde sıfırdan bir css kodu yazmayı göstermeyi planlıyorum.

Şimdi yukarıdaki gibi kodu yazdıktan sonra bunu nasıl çağıracağımızı gösterelim. Aşağıdaki kodu inceleyiniz.

<span class="style1">HayalEt Yazılım</span>

 Böylece yazımız style1 bloğunda belirtilen özelliklere göre şekillenecektir. Eğer özellik vermek istediğimiz nesne bir yazı değil de mesele bir metin kutusu olsaydı o zamanda şöyle yapacaktık.

<input name="textfield" type="text" class="style1" id="textfield">

Eğer düz metine bir stil uygulamıyorsak >span> etiketini kullanmamıza gerek olmadığını bu örnekten anlayabiliriz.

<hr> <p> gibi html etiketleri için de stil tanımlayabiliyoruz. Üstelik eğer bunlar için sadece bir tane stil tanımlarsak her seferide bunların hangi stil dosyası ile çalışacaklarını göstermek için de kod yazmaya gerek kalmıyor. Bu işlemin nasıl yapıldığını da bir sonraki yazımda anlatacağım.

Yazılımları Türkçe Kullanmak

Teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ister istemez yazılımları da etkiliyor ve günümüzde yazılımlar oldukça kapsamlı işlemleri yapabilmeyi olanaklı kılıyor. Donanımların, bundan birkaç sene önceye kıyasla çok daha fazla gelişmesi ile yazılımlardan da beklentiler artıyor.

Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar yazılım denince akıllara basit işletim sistemleri, kelime işlemci ya da basit boyama programları geliyordu oysa günümüzün yazılımları artık çok daha yetenekli. Matbaa-basım, resim işlemleri, komple ofis çözümleri ve üç boyutlu tasarımların kolayca yapılabilmesini sağlayan bir sürü yazılım var…

Türkiye de son yıllarda yazılım alanında kendinden söz ettirmeyi başaran yeni ülkelerden birisi ve bu durum her geçen gün biraz daha ivme kazanarak artmaya devam ediyor. Artık Türk yazılım firmaları yurt dışı ihalelerde yarışabiliyorlar. Hatta NATO standartlarına uygun yazılım ve donanım üretebiliyorlar.

Bu duruma en iyi örnek ise 2007 Kasım ayında üç Türk kardeşin sahibi olduğu bir firmanın çıkardığı bir oyun olabilir. Oyun, bütün dünyada büyük bir ilgiyle karşılandı ve oynandı. Çoğu oyun sitesi ve dergisi oyuna tam not verdi. Yapımcılar bir de oyunun yüzde yüz Türkçe versiyonunu çıkardılar.

Türkiye’nin yazılımdaki atakları neticesinde Türkçe desteği sunan yazılımlar da çoğalıyor. Aslında alanında uzmanlaşmış çoğu kişi yazılımlarda Türkçe seçeneğinin bulunup bulunmamasını pek önemsemiyor çünkü çeviri yapılırken bazı durumlarda kelimelerin uygun karşılığı bulunamayabiliyor. Bu durum profesyoneller için kabul edilemez bir durum oluşturuyor. Bazı durumlarda da insanlar programları ilk öğrendikleri şekilde kullanmak istiyorlar.

Ancak yazılımlarda Türkçe desteğinin bulunması hem öğrenmeye yeni başlayanlar için bir kolaylık hem de daha fazla kişinin öğrenmesini teşvik etmek için bir etken oluşturabilir. Tabi burada bahsedilen durum ile Türkçe destekli yazılımların sayısı arasında da bir doğru orantı mevcut.

Pek çok ünlü yazılım firması, alanlarında neredeyse alternatifsiz yazılımlarına birkaç dil desteği ekleyerek kullanıcılara sunmalarına rağmen bu tür yazılımların hatırı sayılır kısmında Türkçe seçeneği bulunmuyor.

Türkçe seçeneğinin pek çok yazılımda bulunmama nedeni aslında çok basit. Yazılıma eklenecek diller seçilirken, programın en çok kullanıldığı ülkeler tercih edilir ve eklenecek dillere bu verilere göre karar verilir.

İlk bakışta Türkiye’de de kullanıcı sayısı oldukça fazla gibi gözükse de bu kullanıcıların çoğu ya yazılımın orijinal sürümünü kullanmıyorlardır ya da kayıtlı kullanıcılar değildir. Pek çok program bilgisayara kurulduktan sonra kullanıcılara bir kayıt (registration) seçeneği sunar.

Bu şekilde firmalar hem programlarını kimlerin kullandıklarından haberdar olurlar hem de kullanıcılar kolay ve hızlı bir şekilde teknik destek ve yardım alabilirler.

Firmalar doğal olarak en fazla satışı yaptıkları yerlere daha çok yatırım yapar ve o ülkelere özel avantajlar sunarlar. Bu noktada lisanslı yazılım kullanmanın önemi bir kere daha ortaya çıkıyor.

Diğer yandan özellikle açık kaynaklı yazılımlarda çoklu dil desteğinin daha fazla olduğu görülüyor. Bu tür yazılımlar ücretsiz oldukları gibi kaynak kodlarını kullanıcılara açıyorlar ve her ülkeden bu işle ilgili kullanıcılar programı kendi dillerine çevirebiliyorlar.

Açık kaynaklı yazılımların bazıları da kendilerine özgü bir dil dosya formatıyla geliyorlar ve genelde bu dosyalar hemen hemen her metin editörü ile açılabiliyorlar. Açılan dosyada İngilizce yazılan ifadeler Türkçeye çevirilince program da Türkçe oluyor. Sadece açık kaynaklı değil aynı zamanda bazı ticari yazılımlar da harici bir dil dosyasıyla gelirler ve bunların tercüme edilmesi daha kolaydır ancak çoğu durumda ticari yazılımlar dil desteğini uygulama dosyasının içine gömmeyi tercih eder.

Yukarıdaki duruma uyan  yazılımlar için de Türkçe yama paketleri bulunuyor. Sadece bunları barındıran web sayfaları bile mevcut ancak bu tür yamaların resmi olmadığı da unutulmamalıdır. Bu tür yamalar genelde programın ana uygulama dosyasına müdahale ederek çalıştıkları için böyle bir işlem uygulanmadan önce ilgili programın bir yedeğinin alınması yerinde bir karar olacaktır.

Tabi bu seçenekler içinde en güzeli direk üretici tarafından sunulan dil desteğidir. Bunun için ülkedeki lisanslı yazılım kullanım oranının artması ve dolayısı ile üreticiye ülkenin iyi bir pazar olduğunun gösterilmesi gerekmektedir.

Fareye Elveda mı?

Önde gelen araştırma şirketlerinden Gartner analiz firması uzmanı Steve Prentice, bilgisayar faresinin 3 ila 5 yılda ortadan kalkacağı tahmininde bulunarak, bunun yerini, dokunmatik ekran ve yüz tanıma cihazları gibi harekete duyarlı bilgisayar sistemlerinin alacağını belirtti.

“Fare, masaüstü çevreyle iyi çalışıyor, ama ev eğlence sistemleri için veya dizüstü bilgisayar ile çalışırken artık bitti” diyen Prentice, bu tahminini, oyun dünyasından esinlenerek yeni interaktif arayüz üreten tüketici elektroniği firmalarının çabalarının yönlendirdiğini kaydetti.

Ev eğlence elektroniği yüz tanıma sisteminde Panasonic şirketinin liderlik yaptığını ve klasik uzaktan kumanda yerine kullanıcı bir elini kaldırdığında cihazın verilen komutu anladığını kaydeden analist, “Hem yüzünüzü de tanıyor ve sizin siz olduğunuzu biliyor, ardından ekrana sizin menünüzü getiriyor. Elinizi hareket ettirerek, istediğinizi seçiyorsunuz” diye konuştu.

Prentice, Sony, Canon ve diğer video ve fotoğraf makinesi üreticilerinin de gerçek zamanlı yüz tanıma sistemleri kullandıklarını belirterek, “Bunlar siz gülseniz bile sizi tanıyor. Bunların hepsi daha akıllıca şeyler için bilgisayarın gücünü kullanmak” dedi.

20 yılda 500 milyondan fazla bilgisayar faresi satan Logitech firmasının üst düzey yöneticisi Rory Dooley de, yakında farenin “ölümünün” beklendiğini belirterek, insanların bilgisayarlarla iletişim kurabilme yollarının giderek arttığını, kendi şirketinin de bunların birçoğunu ürettiğini söyledi.

Dooley, bu yıl içinde bilgisayar faresinin doğumunun 40. yıl dönümünü kutlamaya hazırlanırken, Gartner firmasının tahmininin gelişmekte olan ülkelerin internete bağlanmakta olduğu bir ortamda çok iç karartıcı olduğunu da sözlerine ekledi.

Bilgisayar faresi Dr. Douglas Engelbart tarafından Stanford Araştırma Enstitüsü’nde icat edilmiş, ancak PC devriminin fareyi gerekli kılmasından önce, 1987’de patent süresinin dolmasından ötürü, Engelbart hiçbir zaman bu buluşundan maddi kazanç sağlayamamıştı

Kaynak: TÜBİDER

Geleceğin Bilgisayarına Türk İmzası

18 Temmuz 2008 – Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (NANOTAM) ve Harvard Üniversitesi’nin ortak yürüttüğü projede, geleceğin bilgisayar teknolojisi olarak öngörülen kuantum bilgisayarlarda kullanılacak nanooptik devreler geliştiriliyor.

Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (NANOTAM) Başkanı Prof. Dr. Ekmel Özbay, projenin Türkiye ayağının yürütücüsü olarak görev aldığını ve bu araştırmaların sonucunda ortaya çıkan buluşlarla gelecek nesil bilgisayarlara Türkiye’nin de büyük katkısı olacağını belirtti.

Günümüzde kullanılan bilgisayarlardaki işlemci teknolojisinin silikon malzemesine dayandığını belirten Prof. Dr. Ekmel Özbay, “Şimdiye kadar transistörlerin boyutlarının küçülmesi sayesinde her 2 yılda bir, bilgisayarlar 2 kat hızlanabiliyordu. Ama silikon temelli bu teknoloji ile 10 yıl sonra bir hız sınırına ulaşacağız ve silikon temelli bu bilgisayarları daha hızlı yapamayacağız” dedi.

Bu nedenlerle silikon teknolojisinin yerini alacak yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve yeni nesil işlemcilerin üretilmesi gerektiğini vurgulayan Özbay, projedeki temel amaçlarının geleceğin süper bilgisayarlarının yapıtaşlarının nanoteknoloji ile üretilmesi olduğunu söyledi. Özbay, şöyle devam etti:

“Kuantum bilgisayarlar klasik akrabalarından farklı olarak, mikroskobik dünyaya hükmeden kuantum yasalarına dayalı olarak çalışıyorlar. Çalışma mekanizmasındaki bu değişikliğin sonucunda kuantum bilgisayarların günümüzdeki süper bilgisayarların yanına bile yaklaşamadığı bir takım zor problemleri çok kolay çözebilecek performansa sahip olacak. Günümüz teknolojisinin 10 yıl sonra teknolojik ömrünü doldurması ile yeni nesil nanoteknoloji temelli kuantum bilgisayarların günlük kullanıma girmesi hedefleniyor. Bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkan yeni teknolojik buluşlar ile gelecek nesil bilgisayarlara Türkiye’nin imzasını atacağız.”

Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Marco Loncar’ın projenin yürütücüsü olduğunu söyleyen Özbay, Loncar’ın araştırma grubunda bilim adamı olarak görev yapan Dr. İrfan Bulu’nun projede kullanılacak nanotel ve nanoLED yapılarının üretimi için Bilkent-NANOTAM’ı ziyaret ettiğini bildirdi.

KUANTUM SEVİYESİNDE İŞLEMLER YAPABİLECEK NANODEVRELER GELİŞTİRİLECEK

Dr. Bulu ise Türkiye’de yapılan nanoteknoloji çalışmalarının tüm dünyada ilgi ile takip edildiğini belirterek, projeyle ilgili “Harvard-Bilkent ortak tasarımı ile Bilkent’te üretilen nanotel ve nanoLED’lerin kuantum optik özelliklerini Harvard’daki nanooptik merkezinde test edeceklerini ifade etti.

Bulu, “Amacımız tek foton ile çalışan ve kuantum seviyesinde sayısal işlemler yapabilen nano devreler geliştirmek. Bu nano devreler ise kuantum bilgisayarlarının yapımında kullanılacak” diye konuştu.

Kaynak: NTV MSNBC – AA

JavaRa 1.10

Genelde Java kütüphanesine ihtiyaç duyan programlar kurulurken yeni sürümü indirip kurabilirler ya da program kaldırılırken eski java dosyaları silinir ancak bazı durumlarda bu işlemler gerçekleşmeyebilir.

JavaRa bu tür sorunları çözmenize yardımcı olam bir program… Eski Java Runtime Library dosyalarınızı bilgisayarınızdan kaldırabilir ve yeni JRE güncellemeleri de kontrol edebilirsiniz.

İndirmek için tıklayın

Opera Mobil 9.5 Beta Yayında

Mobile World Kongresi’nden beri beklenen Opera Mobile 9.5’un beta sürümü çıktı.

Opera’nın Windows Mobile üzerinde çalışan tarayıcısı Opera Mobile 9.5’in betası, bugünden itibaren indirilebilir duruma geçti.

9.5 beta’nın kullanıcılara getirdiği yenilikler, kullanımı daha kolay ve rahat hale getirilen arayüzle başlıyor.

Daha şık, daha derli toplu bir arayüze kavuşan tarayıcının yeni marifetleri, tabii ki bu kadarla kalmıyor.

Tarayıcı artık aynı Opera Mini gibi web sayfalarını açılır açılmaz tanımlayıp, kullanıcının sitenin tamamını görüntülemesine, dikkatini çeken alanları kaydırıp yakınlaştırmasına olanak tanıyor.

En hızlı ve en çok standart tanıyan tarayıcılardan biri olan Opera Mobile, 9.5 betayla ile de bu şanını gölgelemiyor. Hatta artık daha da çevik, çünkü web sayfaları ve resimler tek bir dokunuşla telefona kaydedilebiliyor.

Opera Mobile 9.5 beta’da, geliştiriciler de düşünülmüş. Opera’nın geliştirme aracı Dragonfly, betayla birlikte platformlar arası uçuşlara başlıyor. Geliştiriciler artık JavaScript hatalarını ayıklayabilecek, DOM ve CSS’leri inceleyerek yanlışları kolayca görüp tarayıcının canına can katacaklar.

Kaynak: TÜBİDER