Browse Category

Haberler

Web sitelerinden derlenen çeşitli haberler

Yeni Windows 2010’da

Microsoft’un bir sonraki işletim sistemi Windows 7, 2010’un Ocak ayında piyasaya sürülecek.

Veghte’nin Microsoft’un kurumsal müşterilerine yolladığı mektuptan yapılan alıntı ise şöyle: “Bizim planımız Windows 7’yi 2010’da, yani 2007 Ocak ayı Vista lansmanından yaklaşık 3 sene sonra piyasaya sürmek.”

Çıkış tarihinin belirlenmesiyle Microsoft, müşterilerinin düzenli ve önceden kestirilebilir çıkış tarihleri konusundaki isteklerine yanıt vermek istiyor.

Kaynak: TÜBİDER

Google-Yahoo Anlaşmasına ABD’de Tekel Soruşturması

Dünyanın en büyük arama motoru Google ile internet alanında ilk çıkış yapan firmalardan Yahoo’nun reklam gelirlerini paylaşmaya yönelik anlaşmasının bir tekele sebep olabileceğini düşünen ABD Adalet Bakanlığı soruşturma başlatılması talimatı verdi.

The Washington Post gazetesinde yer alan habere göre, soruşturma sadece Google ve Yahoo’yu değil, internet ve medyanın büyük diğer şirketlerini de kapsayacak. İnternette arama işinin yüzde 60’ına sahip olan Google ve yüzde 16.6’sına sahip olan Yahoo, ezeli rakipler olarak anılırken geçen ay reklam ortaklığı anlaşmasına gitmişlerdi. Anlaşmaya göre Yahoo, Google’ın arama reklamlarını kendi internet sitesine koymasına izin verecekti. Söz konusu anlaşmayı Yahoo, yıllık 800 milyon dolarlık reklam geliri fırsatı olarak değerlendirmişti. Google ve Yahoo, arama motoru işinde birinci ve ikinci sıradaki oyuncular olarak yer alıyor. 12 Haziran’da anlaşmanın duyurulmasından sonra iki şirket tekelciliği önlemek için kurulmuş otoritelere başlamadan önce 100 gün anlaşmayı incelemek için süre verdiklerini açıklamıştı.
 
Microsoft’tan ’Yahoo’yu parçala-al’ planı
 
Microsoft’un Yahoo’yu satın almak için yeni bir girişimde bulunacağı ve bunun için yeni bir partner arayışında olduğu belirtiliyor. Hatta, Microsoft’un Time Warner ve News Corp gibi şirketlerin Yahoo’nun farklı birimlerine talip olmalarını sağlayarak, şirketi bölerek satın almayı planladığı dile getirilen iddialar arasında. The Wall Street Journal gazetesi, Microsoft’un Yahoo’nun arama motoru işine talip olduğu, kalan kısımlarını da diğer büyük şirketlerin almasını teşvik ettiğini yazdı.

Kaynak: Hürriyet

Virüsler Nereden Yayılıyor?

Yeni hazırlanan bir rapora göre, zararlı yazılım üreten sitelerin neredeyse yarısından fazlası 10 adet ağ tarafından barındırılıyor. Bu bilgi, internetteki spam ve kötü niyetli yazılımlardan az sayıdaki birkaç aktörün sorumlu olduğu tezini destekler nitelikte.

StopBadware.org’da yayınlanan raporda Çin’in kötü niyetli yazılım konusunda artan rolü göze çarpıyor. Bahsedilen 10 ağın 6’sı Çin kaynaklı servis sağlayıcıları ve bu servis sağlayıcılar zararlı web sitelerinin %41’ini barındırıyor.

Tabi probleme A.B.D’deki şirketlerin de katkısı var. İçlerinde Google’ın da bulunduğu üç Amerikan şirketinin hizmetleri bu tuzak web sitelerinin %2’sine ev sahipliği yapıyor.

Daha önce de spam karşıtı kuruluş Knujon tarafından yayınlanan başka bir raporda spam sitelerinin %75’inin sadece 10 servis sağlayıcısına bağlı olduğu belirtiliyordu. Rapora göre en tehlikeli üç şirket Çin’deki Xinnet Bei Gong Da Software, BEIJINGNN ve Todaynic.

StopBadware yöneticilerine göre Çin’in bu konudaki payının büyük görünmesinin birkaç sebebi var. Çin’de internet kullanımı büyük bir hızla yaygınlaşıyor. Ayrıca Google arama motoru her geçen yıl daha fazla Çin sunucusunda arama yapıyor. StopBadware bilgilerini Google’dan alıyor olması, araştırmanın sonuçlarının Çin’e odaklanmasında bir etken.

StopBadware’in başkanı Maxim Weinstein, bu bilgilerin kötü niyetli yazılım ve spam ile ilgili sorunları çözmek için internet servis sağlayıcılarıyla ve ilgili şirketlerle bir diyalog başlatmada rol oynayabileceğini belirtiyor.

Kaynak: TÜBİDER

2010 Yılında Dünyanın Yarısı Cep Telefonu Kullanacak

2010 yılında dünya nüfusunun yarıdan fazlasının cep telefonu kullanıcısı olacağı tahmin ediliyor.

Strategy Analytics analiz kuruluşunun tahminine göre, şu an dünya nüfusunun yüzde 40’ının cep telefonu kullanmasına karşılık, bu pazarın Asya, Ortadoğu ve Afrika’daki gelişimine paralel olarak 2010 yılının başında, nüfusun yarıdan fazlası mobil telefon kullanacak.

Araştırmaya göre, dünyada şu an 3,9 milyar olan cep telefonu abonesi sayısı 2013’te 5,6 milyara ulaşacak.

Asya-Pasifik, Ortadoğu ve Afrika’nın, 2013’e kadar abone sayısını yüzde 80 düzeyinde artırarak, mobil telefon pazarının lokomotifi olacağını tahmin eden analiz kuruluşu, bu üç bölgenin dünyadaki abone sayısının yüzde 60’ını ve iş hacminin yüzde 40’ını temsil ettiğini belirtti.

Uzman Phil Kendall, bu yıl sonuna kadar 500 milyona yakın abonenin, çok daha iyi veri, internet, video iletme olanağı sağlayan üçüncü kuşak (3G) cep telefonu hizmetinden yararlanacağını belirtirken, bir başka analizci Susan Wels de Grimaldo, 2009’da cep telefonu gelirlerinin üçte birini oluşturacak 3G’den altı aboneden birinin faydalanacağını, 2013’te ise abonelerin yarısının bu hizmeti kullanacağının tahmin edildiğini bildirdi.

Kaynak: TÜBİDER

Cep Telefonlarına Ortak Dil

Dünyanın önde gelen cep telefonu şirketleri, Symbian yazılımını ortak cep telefonu dili olarak kullanma konusunda anlaşma sağladı.

İnternetteki ilgili sitelerden derlenen bilgilere göre, Nokia, Sony Ericsson, Motorola ve NTT DOCOMO firmaları, halen birçok cep telefonunda kullanılan işletim sistemi Symbian ve onun alt kolları olan S60, UIQ ve MOAP yazılımlarını açık kaynak kodlu ortak dil olarak kullanacağını açıkladı. Söz konusu ortaklığa AT&T, LG Electronics, Samsung Electronics, STMicroelectronics, Texas Instruments ve Vodafone da destek sağlayacak.

Yapılan anlaşma doğrultusunda Symbian ekibi Nokia’ya katılacak. Birlik, 2009 yılının ilk yarısında kurulacak ve çalışmaya başlayacak.

Çalışmaların ardından 2010 yılında Symbian işletim sistemi, resmi olarak birliğe katılacak firmalar tarafından ortak ve ücretsiz olarak EPL (Eclipse Public License) lisansı ile geliştirilecek.

Satılan cep telefonlarının yüzde 60’ının Symbian işletim sistemine sahip olduğu tahmin ediliyor

Kaynak: TÜBİDER

Rüzgar Enerjisinde Dev Şirketler Lisans İçin Yarışıyor

Petrol fiyatlarındaki artış, küresel ısınma ve arz sıkıntısı yatırımcıları rüzgar enerjisine yöneltti. 1 Kasım’da Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) üretim tesisi kurmak isteyen şirketlerden mevcut kapasitenin iki katı kadar başvuru geldi.

Petrol fiyatlarının önlenemeyen yükselişi, küresel ısınmayla mücadele arz sıkıntısı dünyayı alternatif enerji kaynaklarına yönlendiriyor. Yatırımcıların bu alanda en büyük gözdesi ise rüzgar enerjisi.
 
Türkiye’de bu alanda yatırımlar henüz çok yeni. Mevcut kapasite 27 bin megawatt ve şimdilik yalnızca Bozcaada, Çanakkale ve Bandırma’da rüzgar enerjisinden elektrik üretiliyor.
 
Dünyada ise 2010 yılında kullanılacak enerjinin yüzde 10’unu rüzgardan sağlanması hedefleniyor. 2020 için ise hedef bu oranın yüzde 50’ye çıkması.
 
EPDK, 1 Kasım’da 750 adet rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kurulması için başvuru topladı. Toplam 156 milyar YTL’lik, mevcut kurulu gücün iki katına yakın başvuru oldu.
 
Bunun üzerine şirketlerin kamuya vereceği katkı payı üzerinden yarışacağı ihaleler yapılması kararlaştırıldı. Yani aynı bölgede rüzgar enerjisi santrali kurmak için başvuruda bulunan şirketler ihaleye girecek. En fazla parayı veren santrali kurmaya hak kazanacak.
 
Türkiye’de rüzgar enerjisi konusunda talep patlaması yaşanırken ABD’de yayımlanan The Washington Post gazetesi tarafından “dünyanın en etkili düşünürlerinden biri” olarak gösterilen Lester R. Brown dahi, “Ben olsam Türkiye’de rüzgara yatırım yaparım” dedi.
 
Rüzgar enerjisi ile ilgilenen isimlerin başında Hüsnü Özyeğin geliyor. Finansbank’ın yüzde 46’sını Yunanlı NBG’ye 2.5 milyar dolara sattıktan sonra Özyeğin yeni hedefleri arasında baş sıraya rüzgar enerjisini koydu.
 
EPDK’ya rüzgar santralı kurmak için başvuru yapan Özyeğin, tek başlarına 1.5 milyar euroluk yatırım yapacaklarını açıkladı.
 
Zorlu Grubu da, “rüzgar enerjisi yatırımlarında varım” diyen gruplardan. Zorlu Grubu Enerji Başkanı Murat Sungur, Bursa Osmaniye’de toplam 245 megawatt kapasiteli Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santralini kuracaklarını açıkladı.
 
Siemens, General Electric gibi dünya devleri de artan talebi ve potansiyeli değerlendiriyor. Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden Siemens, Türkiye’de rüzgâr türbini üretimi için ortak arıyor.
 
General Electric Türkiye Genel Müdürü Kürşat Özkan da, rüzgar tirbünü üreticilerinin Türkiye’deki talebe yetişemediğine dikkat çekiyor. Özkan, “Bugün sipariş verseniz bile ancak 2011’de tirbün alabilirsiniz” diyor.

Kaynak: CNN TÜRK

2. Ulusal Yazılım Mimarisi Konferansı

2. Ulusal Yazılım Mimarisi Konferansı (UYMK’08),   11 – 12 Eylül 2008   tarihlerinde Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü ev sahipliğinde yapılacaktır.

Ulusal Yazılım Mimarisi Konferansı, yazılım mühendisliği alanında çalışanakademisyenler ve pratisyenler tarafından yazılım mimarisiyle ilgili araştırma ve deneyimlerin tartışıldığı bir platform oluşturarak, yazılım mimarisi tasarımı bilincinin geliştirilmesine ve bu alandaki araştırmaların artırılmasına katkıda bulunmayı hedeflemektedir.

Daha ayrıntılı bilgi elde etmek için lütfen tıklayınız.

Kaynak: inovasyonforum

“Özgür Yazılım” konferansı 20-21 Haziran’da

Linux Kullanıcıları Derneği’nin Türkiye’de özgür yazılım konusunda çalışan birey, firma ve kurumları bir araya getiren ”Özgür Yazılım” dizisinin ikincisi 20-21 Haziran’da TOOB Ekonomi ve Teknoloji salonlarında yapılacak.

Konferansta özgün bildirilerin yanında, bilgi ve deneyimi aktaran konuşmalar,  teknoloji bildirileri ve üç tematik seminer yapılacak.
 
Hiç Linux bilmeyenleri de katılabileceği “Kişisel Linux Kullanımı” seminerinde Pardus ve Ubuntu etrafındaki bireysel kullanımı işlenecek. Diğer iki seminerse, sistem yöneticilerine yönelik “Sistem Yönetimi” ve “Programlama” üzerine verilecek.
 
Konferansın sponsorluklarını  Türksat, IBM, Sun Microsystems, Novell, Yahoo Türkiye, Intel, EMO, Profelis ve Cumhuriyet gazetesi üstlendi.

Herkese açık ve ücretsiz olan konferansta, tematik seminerlere katılanlara  Katılım Belgesi verilecek.
 
Etkinlikle ilgili ayrıntılı bilgiyi http://konfernas.linux.org.tr/ web adresinden edinebilirsiniz.

Kaynak: CNN TÜRK

NATO’dan TÜBİTAK’ın kripto cihazlarına onay

Şifreleme işlemi yapan MİLON 4A TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü’nde (UEKAE) geliştirilen kripto özellikli 8 cihaz ve 2 algoritma, NATO Askeri Komitesi tarafından her türlü NATO gizlilik seviyelerinde kullanılabilirlik onayı aldı.

NATO envanterine giren ve UEKAE’nin tamamen milli ve özgün tasarımla geliştirdiği bilgi güvenliği sağlayan ürünler, üye ülkeler arasında güvenli veri aktarımı ve haberleşme olanağı sağlıyor.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, tamamen milli ve özgün tasarımla geliştirdiği ürünlerini NATO onayına sunan ve faaliyet alanı bilgi güvenliği ve ileri elektronik olan TÜBİTAK UEKAE, şu ana kadar gönderdiği tüm ürünler için NATO Askeri Komitesi’nden “her türlü NATO gizlilik seviyelerinde kullanılabilirlik” onayı aldı.

UEKAE’nın geliştirdiği ürünler, NATO’ya üye ülkeler arasında güvenli veri aktarımı ve haberleşme olanağı sağlıyor.

UEKAE’de geliştirilen ve NATO tarafından Mayısta onaylanan son ürün olan Offline Kripto Cihazı MİLOF-1, “Çok Gizli”ye kadar gizlilik dereceli sayısal ortamda hazırlanmış mesaj, evrak, dökümanların yanı sıra ses, resim, görüntü ve sayısal haritaları şifreleyerek güvenli iletişime olanak tanıyor.

UEKAE’de geliştirilen ve NATO’dan onay alan diğer 7 cihaz ile algoritmalar şöyle:

Kripto algoritmaları

2 adet kripto algoritması, NATO’ya sunulacak kripto cihazlarında kullanılmak üzere geliştirildi. Bu algoritmalar milli cihazlarda kullanılmıyor. Ayrıca milli amaçla geliştirilen algoritmalar da NATO’ya verilmiyor.
 
Veri kripto cihazları

MİLON-4A: Veri iletişimi yapan sistemler arasında iletilen verilerin, gerçek zamanda şifrelenmesi işlemini gerçekleştiriyor. UEKAE’de üretilen ilk milli kripto tümdevresi bu cihazda kullanıldı.
 
ISDN-BRI KRİPTO CİHAZI : Haberleşme ve bilgi güvenliği alanında kullanılan cihaz sabit ve mobil karargahlarda ses, veri, faks ve görüntülü terminaller arasında gerçek zamanda güvenli iletişim, aynı anda iki kanal üzerinden kriptolu görüşme sağlıyor. Şifreleme için milli kullanım sırasında TÜBİTAK UEKAE onaylı milli algoritma, NATO kullanımı sırasında NATO Secan onaylı algoritma kullanılıyor.

ISDN-PRI KRİPTO CİHAZI: ISDN-BRI ile aynı özelliklere sahip olup aynı anda 30 kanal üzerinden kriptolu görüşmeyi sağlıyor.
 
ISDN TELEFON: Sayısal ve analog şebekelerde, tek cihazla ses ve veri güvenliğini sağlarken aynı zamanda normal telefon görüşmelerindeki ses kalitesinde kriptolu ses görüşmesi sağlıyor.

Anahtar yükleme cihazları

KAOC-8: Delikli bir şerit üzerindeki anahtar bilgilerini optik okuma yöntemiyle kripto cihazlarına veya anahtar yükleme cihazlarına aktarıyor.
 
KAYC-10: Kriptolu veri iletişimi yapan cihazlara offline olarak anahtar yüklemesi yapıyor.

HF İletişim cihazı

FORESC II: Farklı ortamlarla uyumlu muhabere sistemleri (FORMUS) cihazlarından bir tanesi olan FORESC II, HF-VHF-UHF üzerinden güvenli veri iletişimi sağlıyor.

FORESC II NATO üyesi ve NATO üyesi olmayan ülkeler arasında Akdeniz’in güvenliği için ve güvenilir haberleşme sağlamak için kullanılıyor. Cihaz ile fotoğraf, yazı, ses, e-posta iletebiliyor ve eş zamanlı sohbet yapılabiliyor.

Kaynak CNN TÜRK

Yapay Big Bang’de Türk imzası

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik Bölümü mezunu, yüksek lisans öğrencisi Sezen Sekmen, İsviçre’nin Cenevre kentindeki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN), ‘Big Bang’ diye tabir edilen ‘Büyük Patlama’nın hemen ardından ortaya çıkan enerji yoğunluğunu tekrar canlandırmak için bilim adamlarıyla birlikte ter döküyor.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) destek verdiği, dünya kamuoyunun sonucunu sabırsızlıkla beklediği dev proje, CERN’de sürdürülüyor.
 
Bursalı bir ailenin kızı olan, ODTÜ Fizik Bölümü mezunu Sezen Sekmen de CERN’de Avrupalı bilimadamlarıyla Nobel’e aday gösterilecek çalışma için birlikte çalışıyor.

Kendinden emin

‘Büyük Patlama’nın hemen ardından, evrende hangi tür parçacıklar bulunduğunu ve evreni hangi temel fizik kurallarının yönlendirdiğini saptamak amacıyla çalıştıklarını söyleyen Sezen Sekmen, sonucu tüm dünyayı ilgilendiren porjeyle ilgili olarak şunları söyledi:

“CERN’de şu anda, LHC (Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) adlı bir deney üzerinde çalışılıyor. Bu deneyde protonlar 27 kilometre çapındaki çembersel bir tüpün içinde hızlandırılarak kafa kafaya çarpıştırılıyor.
 
Çarpışma sonucunda açığa çıkan enerji sayesinde bugüne kadar görülmemiş yeni parçacıkların meydana çıkması bekleniyor. Ortaya çıkması beklenen parçacıklar normalde çevremizde göremeyeceğimiz parçacıklar.
 
Oluşabilmeleri için çok yoğun enerji ortamı gerekiyor. İşte bu yoğun enerji ortamını LHC’deki çarpışma sağlıyor.”

Evrenin oluşumuna yolculuk

Enerji yoğunluğunun evrende, ‘Büyük Patlama’dan çok kısa bir süre sonra da mevcudiyetini koruduğunu vurgulayan Sekmen, “LHC’de ‘Büyük Patlama’dan kısa bir süre sonraki evrenin şartlarını tekrar canlandırarak o şartlarda evrende hangi tür parçacıklar bulunduğunu ve evreni hangi temel fizik kurallarının yönlendirdiğini anlamaya çalışacağız.
 
CERN’de CMS deneyinin fizik grupları için çalışıyorum. Amacımız detektörde görülenleri yorumlayarak hangi kuramın çıkacak sonuca yol açtığını anlamak. Elbette henüz deney başlamadığı için şu anda elimizde değerlendirecek gerçek veriler yok.
 
Bizim şu anda yaptığımız günümüzün kayda değer kuramlarının gerçek oldukları takdirde deneyde nasıl görüleceklerinin gerçeğe tam uygun simülasyonlarını yapmak ve bir kuram var olduğu takdirde onu elimizdeki detektör ile hangi verimlilikle ölçebileceğimizi belirlemek.
 
Şu anda fizik grupları olarak olabildiğince çok kuramı modellemeye çalışıyoruz. Deney başladığında gelen verileri elimizdeki modellerle karşılaştırarak gerçek verilerin hangi modele daha uygun olduğunu araştıracağız” diye konuştu.

Kaynak: CNN TÜRK