Browse Category

WEB

WEB ile ilgili yararlı olabileceğini düşündüğüm şeyleri burada paylaşmayı planlıyorum.

Dünya Bir Katırın Sırtında

;nternetin 56K hatta 33K olduğu zamanlar çok gerilerde kaldı. Artık bağlantı hızlarımızı 4096 sayısıyla ifade edebiliyoruz bunun yanında TTNET’in ilerde fiber optik kabloların ve VDSL teknolojinin hayatımıza gireceğini bildirmesiyle daha da umutlanıyoruz. Eskiden 10 MB büyüklüğünde bir dosyanın indirilme çoğunlukla bir saatin üzerinde yer alırken şimdi 100 MB bir dosya sağlıklı bir bağlantı ile çok kısa bir süre içinde bilgisayarlarımıza inebiliyor.

Yüksek hızda internet bizi sürekli yeni bir şeyler indirmeye zorluyor. Bu koca dünyada hem aradığımızı daha kolay bulmak hem de büyük boyuttaki dosyaları düzgün bir şekilde indirebilmek ve gerektiğinde duraklatıp sonra devam etmek tarayıcıların dışındaki programlarla daha kolay… Ares ya da LimeWire gibi zahmetsiz programlar işleri oldukça kolaylaştırsa da bazı durumlarda indirilen dosyalar arzu edilenlerin dışında farklı veya sahte olabiliyor ya da daha da kötüsü virüslü çıkabiliyor. Bu nedenle hem daha isabetli hem de zararlı kod barındırmayan dosyaların kapısını bize açan eMule daha çok tercih ediliyor.

Gerçi tercih ediliyor edilmesine ama bazı kullanıcılar hemen bu programdan vazgeçebiliyor. Bunun nedeni programın başlangıçta bir kaç ayar yapmadan düzgün çalışmaması eğer uygun portlar erişime açılmazsa düşük ID alıp bekleme sürenizi uzatabilirsiniz.

Yukarıdaki durumlardan dolayı zor durumda kalan arkadaşlara hizmet vermeyi amaçlayan www.emuleturk.com web sayfası ile artık herkes rahatça eMule kullanabilecek. Söz konusu sayfa program hakkında püf noktaların hemen hemen bütün ADSL modem çeşitlerinde port açmaya kadar her şeyi gayet anlaşılır bir dille izah etmiş. Bence bir göz atmanızda fayda var.

Bedava Ücretli Yazılımlar

Evet arkadaşlar şimdi size çok beğendiğim bir siteden bahsedeceğim. http://tr.giveawayoftheday.com/ adresinden ulaşabildiğiniz bu harika sitede shareware yazılımları 24 saat içinde ücretsiz olarak indirebiliyorsunuz.

Temel olarak site şu şekilde çalışıyor. Her gün bir program belirleniyor ve 24 saatliğine kullanıcılara ücretsiz olarak sunuluyor. Sayfada söz konusu programı indirmek için kalan zaman da gösteriliyor. Bu şekilde programı indiren ve talimatları uygulayanlar normal şartlar altında para ödenerek kullanılması gereken yazılımları promosyon olarak ücretsiz kullanabiliyorlar.

24 saatin bitiminde artık programı indirme işlemi sona eriyor ve başka bir programı indirmek için gereken link veriliyor. Sitede daha önceki günlerde indirime sunulmuş programlar da listeleniyor. Bu programları indiremiyorsunuz ancak açıklamalarını okuyabiliyorsunuz. Eğer listedeki programlara ihtiyacınız varsa ve indirme süresi bittiyse satın almanız gerekiyor.

Site, bu hizmetiyle kendini çok tanıtma imkanı bulamayan yazılım ve yazılımcıların da reklamını yaparak takdirimi kazandı. Chip dergisinin desteklediği siteyi aralarında Türkçe’nin de olduğu 10 farklı dilde kullanabiliyorsunuz ancak ben direk Türkçe linkini verdim.

http://tr.giveawayoftheday.com/

Facebook Şeysi

Belki çoğunuz biliyorsunuz ve uzun zamandır üyesisiniz ancak ben bundan haberdar olalı çok uzun zaman olmadı diyebilirim. Bu tür arkadaşlık sitelerinden pek hoşlanmam fakat www.facebook.com sıradan bir arkadaşlık sitesi değilmiş

Burada nick yok herkes gerçek isimi ve bilgileriyle giriyor ve resimlerini paylaşıyor. Uzun zamandır görmediğiniz dostlarınızı bulabiliyor ve anılarınızı tazeleyebiliyorsunuz. Sitenin bir çok özelliği var ama burada hepsini yazmam çünkü çoğunu bilmiyorum her gün de yenileri ekleniyor zaten…

Bu dünyayı yavaş yavaş etkisi altına alan site 23 yaşında bir genç tarafından yapılmış (Keşke benim de bir garajım olsa) geçenlerde Microsoft’un sitenin yüzde 5’i için 1.6 milyar dolar teklif etmesi sitenin potansiyel gücünü anlatmaya yeter herhalde

Aradığınız, uzakta olduğunuz, dostlarınızla bir araya gelmek ve fotoğraflarınızı paylaşmak için tam bir biçilmiş kaftan ön yargınız yoksa bi deneyin bence

Mail Savaşları

Çok değil daha bir kaç yıl öncesine kadar bir kaç megabyte sunan mailler kullanır ve bu durumdan çok da fazla şikayetçi olmazdık.

Fakat google bir gün gmail ile bir devrim yaptu mail kapasitesini 1 GB sınırına taşıdı. Ardından bu sınırı da artırmaya devam etti çok yakın bir gelecekte gmail 3 GB kotaya sahip olacak.

Google bunları yaparken diğerleri boş durmadı. Hotmail ve Yahoo gibi büyük markalar da kapasitelerini yükselttiler. Bunların yanında her firma farklı taktiklerle müşteri çekmeye çalışıyor. Örneğin Yahoo çok kısa bir zaman sonra mailleri ücretrsiz olarak cep telefonuna SMS olarak gönderme servisini başlatacak. Böyle siz klavyeden yazdıklarınızı karşı tarafın inbox’ı yanında telefonuna da gönderebileceksiniz. Google’ın zaten yapmadığı çok az şey var dersek abartmış olmayız herhalde bütün mailler gibi Google da Ajax’ın nimetlerinden yararlanıyor. Bir çok hizmetini gmail hesabına bağlayan google sayesinde ister dünyayı seyredip istersek de ofis yazılımına gerek kalmadan bütün işlerimizi web üzerinden halledebiliyoruz.

Ama sıkı durun asıl bomba haber geliyor genelde hep geriden gelmekle eleştirilen Hotmail aldığı bir kararla beni şaşırttı. Yakında kapasitesini 5 GB olarak sunacağını duyurdu. Darısı diğer servislerin başına…

Yüksek kapasiteler ve Ajax bize bir kaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz kolaylıklar yaşatıyorlar. Bizde dört gözle acaba bundan sonrası ne olur diye merak etmekten kendimizi alamıyoruz.

Sayısal Uçurum Araştırması

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün bilgi ve iletişim teknolojileri ajansı olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından yürütülen bir araştırmada zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasındaki sayısal uçurumun tahmin edilenden daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Sayısal uçurumun kapanması amacı ile 2005 yılında Tunus’ta yapılan Birleşmiş Milletlerin düzenlediği Dünya Bilgi Toplumu Zirve toplantısında alınan karar gereğince uygulamaya konulan “Dünyayı Bağla” projesi kapsamında şimdiye dek atılan adımlardan olumlu sonuçlar alınmaya başlandığı görülüyor.

Dünyaca tanınmış büyük firmaların yanı sıra Birleşmiş Milletlerin, Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hükümetlerinin, sivil toplum örgütlerinin desteğiyle yaklaşık 1 milyar kişinin bilgi ve telekomünikasyon bağlantısının yapılması çalışmaları kesintisiz sürüyor.

2015 yılında tüm dünya insanlarının bağlanması öngörülen “Dünyayı Bağla” projesinde öncelik özellikle telefon hizmetlerinden, televizyon ve radyo gibi temel bilgi kaynaklarından yoksun yüzbinlerce köye veriliyor.

“Dünyayı Bağla” projesine katkıda bulunan hükümetlerin, şirketlerin sayıları gün geçtikçe büyürken 20’den fazla ülkenin merkez bankalarının  uzmanları, mikrofinans kuruluşları da bu projenin finansal hizmetlerinin yerine getirilmesi için ortak çalışmalar yapıyorlar. Nobel ödülü sahibi Dr. Muhammed Yunus’un kurduğu Grameen adlı bir mikro kredi kuruluşu da proje kapsamındaki bölgelere sağladığı kredilerle bu girişimin büyük destekçisi oluyor.

ITU’nun dünyaca tanınmış büyük firmalar ve Avrupa Komisyonu desteği ile açtığı Internet Eğitim Merkezleri mezunları bu mikro krediler ile BT alanında kendi işyerlerini kurarak geri kalmış ülkelerde girişimciliğin yayılmasına katkıda bulunuyorlar.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin yaptığı bu araştırmadan elde edilen sayısal uçurumla ilgili veriler temel başlıklar halinde şöyle sıralanabilir:

Her 100 Afrikalıdan dördünden daha azı, ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya ve Rusya’dan oluşan G8 Grubu ülkelerinde yaşayanlardan her iki kişiden biri Internet kullanıyor.

G8 ülkelerinin nüfusu dünya nüfusunun yüzde 15’i olmasına karşın bu ülkelerde Internet kullananların sayıları dünyada Internet kullananların yüzde 45’ini oluşturuyor.

2004-05 büyüme oranına göre 2010 yılında gelişmekte olan ülkelerdeki nüfusun yüzde 25’inden azının çevrimiçinde olacağı beklenirken bu oran daha 2005 yılında gelişmiş ülkelerde yüzde 55’e ulaştı.

Dünyadaki köylerin yüzde 30’una doğru dürüst telefon hizmetlerinin ulaşamadığı hesaplanıyor.

Afrika’da kurulu 27 milyon sabit telefon hatlarının yüzde 79’u bu kıtadaki 54 ülkenin sadece altısında bulunuyor.

Yüksek gelirli ülkelerde nüfusun yüzde 13’ü genişbanda erişirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran sıfıra yakın.

30 ülkenin bazılarının toplam nüfusu tek bir 10 Mbps uluslararası bağlantıdan yararlanırken, zengin ülkelerde tüketiciler kendi kişisel 10 Mbps bağlantılarını çok uygun fiyatlarla satın alabiliyorlar.

BTHABER

Ofis Yazılımında Google Gücü

Google pazarda giderek büyüyor. arama ve mail gibi hizmetlerinden sonra ofis yazılımlarınıda webe taşımaya karar veren google’ın bu son marifeti hakkında BYTE dergisinin web sitesindeki haberi paylaşıyorum

Microsoft’un gelirlerinin büyük bir bölümünü oluşturan Office seti içindeki Word, Excel ve Powerpoint gibi bileşenler sayesinde adeta bir endüstri standardı haline gelmiş durumda. Birçok kurumun yazışmaları ve hesap tabloları bu uygulamalar üstünde çalışıyor. Bilgisayar kursları onların nasıl kullanılacağını anlatıyor, her sene yüz binlerce kitap onların kullanımını öğretebilme vaadiyle satılıyor. Elbette bu ilgi gelirlere de yansıyor. Microsoft’un bu birimi geçtiğimiz senenin son üç ayında 3,5 milyar dolar gelir ve 2,17 milyar dolar kâr etti. Başka bir deyişle Office birimi firmanın en çok gelir elde eden bölümü unvanını korudu.Elbette bu altın yumurtlayan tavuğun talibi de çok. Benzer işleri yapan yazılımlar her dönem vardı ancak şu ana kadar gelen en güçlü alternatiflerden biri aynı zamanda Microsoft’un en azılı rakiplerinden Sun tarafından temsil edilen StarOffice oldu. 1984 yılında kurulan bir Alman şirketi tarafından geliştirilen StarOffice, 1991’te 73 milyon dolara satın alınmıştı. Sun firması bir süre sonra ücretli StarOffice’in kaynak kodlarının büyük bölümünü halka açarak tamamen ücretsiz olarak dağıtılan OpenOffice adlı alternatifin de doğmasına önayak oldu.

Ancak Microsoft’un tahtına en büyük saldırı aynı zamanda son yıllardaki en dişli rakibi olan Google’dan geldi. Borsadan ve internet reklamlarından kazandığı parayla cepleri durmadan şişen Google tamamen internet üstünde çalışan uygulamalarının arasına Docs&Spreadsheets başlıklı hizmetini de katınca savaş bir anda bambaşka bir cepheye taşındı.

Geçtiğimiz günlerde Türkçe desteğine de kavuşan bu uygulama tamamen web üstünde çalıştığı için hiçbir uygulama yüklemeye ya da para vermeye gerek kalmadan her yerde, her bilgisayarda, her işletim sisteminde çalışabiliyor ve daha da güzeli oluşturulan bütün belgeleri web`de sakladığı için her an el altında tutuyordu.

Kısa sürede geniş kullanım alanına kavuşan bu uygulama yakın geçmişte hesap tablolarından grafik oluşturma özelliğinin de eklenmesiyle birlikte kişisel kullanıcılar için son derece cazip ve pratik bir seçenek haline geldi. Bu hızlı gelişmenin ardından Microsoft da web üstünde çalışacak ücretsiz bir Office alternatifi üstünde çalışmaya başladı.Google’ın geçtiğimiz günlerde başlattığı bir hizmet rekabet ateşini biraz daha harlayacağa benzer. Firma Google Pack adlı bedava uygulamalar paketinin içine normalde 70 dolara satılan StarOffice yazılımını da ekledi. Böylece sadece internette değil, istendiği takdirde bilgisayarda yüklü bir Microsoft Office alternatifiniz olabiliyor.

Safari Avlanıyor mu?

Eski ihtişamlı günlerine iPod sayesinde yeniden kavuşan apple, bu başarısını devam ettirebilmek için sürekli hamlelerine yenilerini ekliyor. Daha çok kullanıcıya hitap edebilmek ve pazar payını genişletebilmek için ilk önce radikal bir değişikliğe giderek intel tabanlı işlemcilrele yola devam etme kararı aldı. Daha sonra boot camp yazılımıylan kendi makinelerinde windows’un çalışmasını sağladı. Arık isteyen PC’lerde MAC OS; isteyen de Mac’lerinde Windows çalıştırabiliyor.

Apple bu girişimlerinin sonuçlarından memnun olmalı ki kendi web tarayıcısı olan Safari‘yi geçen ayPC kullanıcılarının hizmetine sundu. Lansmanda çok iddialı konuşan Apple, Safari’nin inanılmaz derecede güvenli olduğunu söyledi ancak PC ortamında 11 saat geçiren Safari’nin bir sürü güvenlik a.ığı bulundu. Safari iki ayrı platformda aynı başarıyı gösteremedi. Burada sorunun Safari’de olmadığını das belirtmek isterim. Sorun PC’nin Mac’e göre çok daha geniş bir kullanıcı yelpazesine sahip olmasıdır. Daha çok kullanıcının bulunduğu bir ortam tabi ki hacker’ların yönelmeyi ilk tercih edecekleri alandır. Yani Mac’in güvenilirliği daha az saldırıya uğruyor olmasından kaynaklanıyor.

O zaman akla LINUX işletim sistemi de PC ortamında bulunmasına rağmen neden windos’tan daha güvenli sorusu gelebilir. Burada windows daha çok kullanıcıya sahip olduğu için zaten geriden başlıyor ama asıl nokta windos’un bir kapalı kutu olmasından kaynaklanıyor olması. Linux açık kaynaklı bir işletim sistemi olduğu için; bir güvenlik açığı tespit edildiğinde deneyimli kullanıcılar soruna çok hızlı el atabiliyorlar. Kısaca Linux’u tüm dünyadaki yazılımcılar saldırılara karşı korumaya çalışırken Windows sadece Microsot bünyesindeki yazılımcılar tarafından geliştirildiği için; bir açık saptandığında bir kaç kişinin yeteneğiyle bu açıklar giderilmeye çalışılıyor.

Ayrı platformlarda olmasına rağmen başarılı olabilen tek browser aklıma geliyor. Mozilla Firefox. Safari burada PC pazarından daha çok pay almak isteyen Apple firmasının alelacele bir kararı gibi görünüyor. Keşke güvenlik testlerine daha fazla önem verilebilseydi. Bakarsınız bundan 5 sene sonra en popüler tarayıcı olabilir ama Apple’ın çok çalışması gerekiyor.

Sanalkurs.net

İnternette aradığımız bir çok bilgiye rahatça erşebiliyoruz ancak bunların bir çoğu ne yazıkki Türkçe içerikli olmuyor. Sanalkurs isimli site bu ihtiyacımızı büyük oranda giderebiliyor. Yeni başlayanlardan uzman kullanıcılara kadar herkesin ihtiyaç duyabileceği ipuçları barındıran sayfa ayrıca pek çok programın adım adım öğrenilmesinde de yardımcı oluyor.

Site genelde alanında uzman kullanıcıların gönderdikleri makale ve derslerden oluşuyor. Önceleri siteye erişimde hiç bir kısıtlama yokken yakın zamanda başlatılan sistemle artık yazıları okuyabilmeniz için siteye üye olmanız gerekiyor. Üyelik ücretsiz ve 30 saniyede halledilebilecek kadar da basit. Herhalde robotların yazıları izinsiz çalmalarına karşı böyle bir önlem düşünüldü.

www.sanalkurs.net After Effects, Ambalaj, ASP, ASP.net, AutoCAD, Bilgisayar, Corel Draw, CSS, Delphi, Donanım, Dreamweaver, E-Ticaret, Fireworks, Flash, Freehand, Güvenlik, HTML, Illustrator, Internet, Javascript, Joomla, MS Office, Photoshop, PHP & MySQL, PHP Nuke, Premiere, Püf noktası, Virüsler, Visual Basic, Web Hosting, Web Tasarım, Windows başlıkları altında bir çok makale va yazı içeriyor.

Geçmiş Zaman Olur ki Hayali Cihan Değer

Fırsat buldukça ve aklıma geldikçe sevdiğim web sayfalarını burada tanıtmayı planlıyorum. Bunlardan ilki çocukluğumuzda jeton için dünyanın parasını harcadığımız atari salonlarındaki arcade makinelerini ve komşunun çocuğunda görüp iç geçirdiğimiz Amiga, Commador64 ve konsolları PC’mize taşıyan emülatörler hakkında bulunmaz bir Türkçe kaynak olan Emülasyon Türkiye.

Emülatörler değişik sistemlere ait oyunları bilgisayarımızda oynamamızı sağlayan programlara verilen addır. Programı edindikten sonra oyunlara ihtiyacımız oluyor ki bu oyunlara da rom denir. Bu şekilde bilgisayarımızda PlayStation 1 ya da Sega Mega Drive II oyunlarını oynayabiliyoruz. www.emulasyonturkiye.com sitesi bu konuda kullanıcılara büyük oranda yardımcı oluyor.

Sitede hemen hemen her emülatörün kullanım kılavuzu yer alıyor. Ayrıca forum bölümünde kafanıza takılan, merak ettiğiniz her türlü soruya kısa zamanda cevap lıyorsunuz. Emülatörlerle ilgili bu kadar kapsamlı Türkçe bir başka site yok.

Bana İlham Veren Blog

Gün geçtikçe internete dair yeni modalar ortaya çıkıyor. Bunlar arasında en gözde olanlardan biri de şu anda okumakta olduğunuz gibi bloglar… Bu vesileyle ben de ilk yazımı bana blog hazırlamada ilham kaynağı olan www.teakolik.com sitesinden bir alıntı olarak seçmeyi uygun gördüm

Yeni Mim Dalgası “Dandik teknolojiniz hangisi ?”

Henster Blog da okuduğum Dandik Teknolojileriniz Hangileri ? Diye yeni bir mim dalgası başlatmışlar. Dalgayı başlatan mim sahibi Orhan Toker dandiğine giden 10 şey ise şunlarmış;

  1. Betemax video oynatıcı (gerçi VHS de komikti ama)
  2. CDRW tekrar kaydedilebilir CD (silmek için 45 dakika beklenir mi yaw)
  3. Windows ME (peh peh peh)
  4. MMS (dünya paraya pul büyüklüğünde resim)
  5. Microsoft ergonomik klavye (tuşları yerleştirirken deprem olmuş herhalde)
  6. Kablo internet (paylaştıkça yavaşlayan internet)
  7. Bluetooth kulaklık (ışınlama odası koordinatları veriyorum)
  8. PDA cep telefonları (pide kadar telefon)
  9. El çırpmasıyla açılıp kapanan aydınlatma (sabastian)
  10. Elektronik şifreli kasalar (bir gün mutlaka açılmaz :) )

Birde Henster’in eklemelerini yazayım

▪ Antenli cep telefonları (ne vardı o kadar uzatacak)

▪ Pozlu fotoğraf makineleri (ne o öyle her seferinde 36 ‘lık poz)

▪ 3.5 İnçlik Disketler (flash belleğin neyi var)

Bende bu mim dalgasına katılıyorum beni Mimleyen Henster‘e teşekkür ettikten sonra bende bu mim dalgasına ekleme yapıyorum.

  • Windows Vista ; ” Yüksek RAM + İşlemci + Sabit disk ” Eski PCler çöpe haa birde Service Pack şunu SP1 ile beraber piyasaya sürün o zaman sistemime kuracağım zaten :)
  • Quick Office ; Bazı Cep telefonlarına yüklediğiniz zaman Word Excell dosyalarını açabiliyorsunuz ama yazı yazamıyorsunuz ne iş ? Hatta XLS lerin Sütun aralıklarını bile değiştirebiliyoruz ama yazı yazılmıyor :)
  • Free Antivirüs programları 30 Gün Sonra Update alamıyoruz :) Ne halta yaradı…! O zaman free yapmayın.
  • Pili 3 günden fazla gitmeyen kablosuz klavye ve mause ler
  • 30 Dakikada Wep Şifresi kırılabilen Wireless ADSL modemler.
  • Camel Light satmayan TEKEL BAYİİLERİ :) Tabi buda işin espirisi…

Benden bu kadar Feruh Mavituna‘ı Mimleyeyim bakalım ne olacak…

 by TEAkolik