Gençleri Bilişime Yönlendirmek

Türkiye, artan genç nüfusu ile  pek çok alanda olduğu gibi bilişim alanında da parlak bir gelecek vaat ediyor. Sahip olunan bu dinamizm doğru kanalize edildiği takdirde Türkiye’nin ileride bu alanda söz sahibi olan ülkelerden biri olması hiç de uzak bir ihtimal değil.

Her zaman yeniliklere daha açık olan genç nüfusun bu alanlara yönelik ilgilerinin canlı tutulması ve teşvik edilmesi sağlanabilirse; ülke geleceğine azımsanmayacak bir katkı yapılmış olur.

Aslında olanaklar temin edildiği takdirde gençlerin neler yapabileceklerine dair pek çok yeterli örnek gösterilebilir. Bunlardan en göz önünde olanı “Türkiye İşlemcisini Tasarlıyor” adlı yarışma… Görüldüğü gibi işlemci üretimi konusunda yarışma düzenleyebilecek seviyeye ulaşan Türkiye, bunların yanında yurt dışında gerek film ve gerek oyun üreten firmalarda çalışan bir sürü yetenekli gence sahip…

Bu tür örneklerin ve başarı hikayelerinin artması için bu alanda yetenekli ve istekli gençlerin teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca okullarda bilgisayar ve bilişim ile ilgili derslere gereken önem verilmek suretiyle bu alanda potansiyel bir yeteneğe sahip olan öğrenciler saptanabilir. İlgili derslerin müfredatına, bilgisayarda yazı yazma ve resim yapma gibi konuların yanında web sayfası hazırlama veya basit bir programlama konularak konuyla ilgilenen öğrencilerin dikkati çekilebilir.

Bu gibi durumlarda başarı sağlamak için gençlerin merak unsuru daima canlı tutulabilmelidir. İşte bu noktada ailelere büyük bir sorumluluk düşüyor. Pek çok aile çocuğunun kullandığı bu tür teknolojilere yabancı olduğunda; söz konusu teknolojiyi tanımak veya onu öğrenmeye çalışmak yerine; önyargılı bir yaklaşım sergilemeyi tercih ediyor ve çocuklarını uzaklaştırmak istiyorlar. Oysa artık en basitinden bilgisayar başında geçirilen sürenin bir zaman kaybı ya da bilgisayar ile yapılan bütün işlemlerin oyun olduğu kanaatinin yıkılma zamanı geldi.

Diğer bir taraftan bilişim ve teknoloji ile uğraşmanın gençleri daha üretken, daha pratik ve daha  araştırmacı yaptığını anne ve babaların kabul etmesi gerekmektedir. Gençler Internet sayesinde aradıkları bilgiye ulaşmanın yolunu bir şekilde bulmayı başarabiliyorlar. İlk seferde erişmeye çalıştıkları kaynağa belli bir sebepten ötürü ulaşamasalar bile sonunda etrafından dolaşıp istediklerini elde edebiliyorlar.

Gençlerin içinde olan bu mücadele hırsı ve pes etmeme duygusunun en iyi şekilde değerlendirilebileceği alanlardan biridir bilişim… Günümüzün rekabetçi ortamında rakiplerle yarışabilmek için en çok ihtiyaç duyulan bu duygular yarışın galibi olma konusunda oldukça işe yarayacaklardır.

Bütün ailelerin çocuklarının başarılı olmasını istemelerine karşın pek çoğunun bilişim ile ilgili uğraşları zaman kaybı olarak görmeleri aslında çok üzücüdür.

Bu sorunun ortaya çıkmasının nedeni aslında yukarıda da bahsedildiği gibi ailelerinin çocuklarının kullandıkları teknolojiye yabancı olmasından dolayı kaynaklanıyor. Aileler hem zamanı yakalayarak, teknolojinin nimetlerinden faydalanmak hem de çocuklarını kötü niyetli kişiler ve uygunsuz içerikten koruyabilmek için bu teknolojiye yaklaşmalıdırlar.

Sözün kısası Türkiye, elindeki pozitif imkanları ile geleceğin bir numaralı bilişim ülkesi olabilir ancak bunu sağlayabilmek için gençlerin yanında ailelerin de yönlendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir.

Photoshop, Zeka ve Yetenek ile Birleşince

Uzun süredir bir web sayfası hakkında yazmamıştım. Gerçi uzun süredir ramazan dolayısı ile hiç bir yazı yazmıyordum ya neyse şimdi konuyu dağıtmayalım

Bu yazımda sizlere www.bobiler.org sitesinden bahsetmek istiyorum. Sayfa genel olarak açıklamak gerekirse bir mizah sitesi ancak alışılagelmişin dışında yöntemler kullanıyor. Birbirinden yetenekli arkadaşlar Photoshop ile normal fotoğrafların üzerine montaj yaparak çok hoş gülümmseten kareler üretmeyi başarıyorlar.

Sayfada birçok kategori altında komik ürünlere rastlamak mümkün. Gerçekten de çalışmalardan bazıları sizi tüm gününüzü mutlu geçirtecek kadar güldürebilir.

Yazıyı fazla uzatmadan size bu siteyi ziyaret etmenizi öneririm.

www.bobiler.org

 

 

Türkiye’deki cep telefonları ne kadar zararlı?

Telekomünikasyon Kurumu piyasadaki cep telefonlarını mercek altına aldı. Geçtiğimiz yıl kurulan Piyasa Gözetim Laboratuarı bir yıl boyunca 22 farklı marka ve model cep telefonunun ne kadar zararlı olduğunu araştırdı ve tam listesini yayınladı. 

Kurum laboratuarının bir yıllık çalışmalarının sonucu olan cep telefonlarının zararlarını belirten SAR (Specific Absorbtion Rate – Özgül Soğurma Oranı) değerlerini açıklandı. SAR değerine göre, elektromanyetik enerji miktarı bir cep telefonunda ne kadar fazlaysa o kadar zararlarından etkilenildiği anlamına geliyor.

TK yetkilileri, her marka ve modelin Kuruma geldiğini ve bu cep telefonlarının laboratuar ortamında test edildiğini belirtti. 22 adet farklı marka ve modelin elektromanyetik enerji miktarları bu veriler ile tespit edilirken, kurum yetkilileri 10 gr’lık kütle başına belirlenen SAR değeri 2 W/kg’lık sınır ve üzerinde bir cihaz tespit edilmediğini belirtti. 

International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection (ICNIRP)’nin GSM mobil telefonlar için 10 gr’lık kütle başına belirlemiş olduğu limit SAR değeri 2 W/kg olarak belirtiliyor. 

SAR değerini aşan telefonlar toplanacak

Kurum görevlileri rutin olarak cep telefonlarını incelemeye devam edecek. Sınır değer ve üzerinde bir cihaz tespit edildiği taktirde kurum gazete ve televizyonlardan ilanlar vererek tüketiciye ulaşacak. Zararı tespit edilen cihaz tüketicilerin sahip oldukları da dahil olmak üzere piyasadan toplatılacak. TK bünyesindeki Piyasa Denetim Laboratuvarı  ICNIRP’nin değerlerine göre bu uyarı ve toplatma eylemini gerçekleştirecek. 

Kaynak: CnetTürkiye

Haberin tamamına ve telefonların SAR değerlerinin listesine ulaşmak için tıklayınız.

Google Chrome, Yeni Nesil Tarayıcı

Web dünyasında sürekli yeni gelişmeler yaşadığımız şu günlerde tarayıcı bazında Microsoft Internet Explorer mevcut durumda liderliğini sürdürmeye devam ediyor. Bunun yanında özellikle üçüncü sürümünden sonra çok daha başarılı bir ivme yakalayan Firefox ilerde Explorer’ı zorlayacak diye düşünürken; oyuna yeni bir oyuncu dahil oldu. Chrome

Google imzasıyla web gezginlerinin beğenisine sunulan ve henüz beta aşamasında olmasına rağmen büyük beğeni toplayan bu tarayıcı hakkında son derece başarılı hazırlanmış bir inceleme yazısını şu adresten okuyabilirsiniz.

Son derece sade ve bir o kadar da basit hazırlanmış Chrome benim acayip hoşuma gitti. Çoğu zaman da gayet hızlı çalışıyor. Yukarıdaki bağlantıya tıklayıp inceleme yazısını okuduysanız söz konusu tarayıcının gizli mod ve çökme kontrolü gibi güzel özelliklerine tanık olmuşsunuzdur. Özellikle çökme kontrolü sayesinde hata veren bir sekme olduğunda komple tarayıcıyı değil sadece ilgili sekmenin görevi sonlandırılarak hasardan en az etkiyle kurtulabilirsiniz. Ancak Chrome bunu gerçekleştirmek için açtığınız her bir sekme başına görev yöneticisi alanında bir chrome.exe dosyası oluşturuyor. Yani her yeni sekmede bir exe dosyası çalıştırmış oluyorsunuz eğer çok fazla sekme açarsanız ve bir de bilgisayarınız çok güçlü değilse bu durum sizi biraz olumsuz yönde etkileyebilir.

Programın halen beta aşamasında olmasından dolayı kaynaklanan bazı eksiklikleri de yok değil. Örneğin dosya upload işlemi yapmak için hazırladığınız forumda her zaman alışık olduğumuz gibi file elemanı bir metin kutusu ve düğmeden oluşmuyor. Sadece bir düğme var ve dosya seçilmişse dosyanın adının yazıldığı (ancak ne yazık ki dosya yolu yazılmıyor. Bu bence büyük bir eksiklik.) bir alan var ve tehminimce bu beta aşamasının bir etkisi değil. Mühendisler bunu hep böyle olacak şekilde düşünüyorlar gibime geliyor ancak ben bunu çok kullanışlı bulmuyorum.

Tarayıcı parametreye göre değişken yani dolayısıyla içerik gösteren sayfalarda bazen yavaşlayabiliyor ancak bu sürekli olmuyor. CSS kodları eğer düzgün hazırlanmamışsa sayfa görünümünde sorunlarla karşılaşmanız olası. Özellikle Fireworks ya da Photoshop gibi programların “slice” yani kocaman bir resmi dilimleyerek web sayfası oluşturma tekniğinden yararlanmışsanız size kötü bir haberim var. Firefox ve Explorer ortamında sorun çıkarmayan bu sayfalar genelde Chrome üzerinde düzgün görüntülenemeyebiliyor.

Bir de roll-over denilen ve üzerine fare ile gelindiğinde aşağıya doğru açılan flash bannerler hakkında bir sorun ile karşılaştım. Söz konusu banner ın altın bir bağlantı varsa ve bu bağlantı banner açıldığında bannerin altında kalacak kadar yakınsa, banner açılmasa bile tıklanır durumda olmuyor. Yani bannerin altındaki bağlantıya fare ile tıklayamıyorsunuz. O bağlantı herhalde üstteki bannerin açıldığında kaplayacağı alanın sınırlarında olduğu için görünmeyen bir katman altında kalmış gibi oluyor.

Bu tip Ufak tefek sorunların Chrome beta sürümünden kurtulup final sürümüne eriştiğinde ortadan kalkacağına eminim. Artık bundan sonra ben de Chrome kullanırım diye düşünüyorum. Tarayıcı sayısının artması biz kullanıcılar açısından faydalı olsa da web geliştiriciler açısından yanında bazı külfetler de getiriyor. Artık tasarladığımız her sayfanın Explorer yanında Firefox, Opera ve artık Chrome üzerinde de düzgün görüntülenebilmesi için sinir dolu dakikalar ve hatta saatler bizleri bekliyor.

Doktora POS zorunluluğu başlıyor

Serbest çalışan hekimler, diş hekimleri ve veteriner hekimler, bu tarihten itibaren kredi kartı ile yapılan ödemelerde POS cihazı kullanacak.
 
Söz konusu cihazlarla düzenlenecek POS fişleri de, mükelleflerce yürütülen serbest meslek faaliyetinde, Vergi Usul Kanunu’na uyumlu “serbest meslek makbuzu” olarak kabul edilecek.
 
Kullanılacak cihazın özellikleri
 
Hekimlerce kullanılacak POS cihazları ve bunların üreteceği belgeler, şu özelliklere sahip olacak:
 
* Belge üzerinde mükellef bilgileri, tarih, saat, sıra no, hizmetin cinsi, vergi tutarı bilgileri ile “Bu belge V.U.K uyarınca serbest meslek makbuzu yerine geçen belge hükmündedir” ibaresi yer alacak.
* POS’lardan her günün sonunda günlük kapanış raporu (Z raporu) alınabilecek.
* POS cihazlarında bilgilerin kolaylıkla kararıp, silindiği, mikrokapsüllü karbonsuz kopyalama kağıt ruloları kullanılmayacak.
 
Serbest çalışan hekimler, diş hekimleri ve veteriner hekimler, 1 Eylül 2008 tarihinden itibaren, işyerlerinde sadece bu özelliklere sahip POS cihazı bulunduracak ve kullanacak.
 
Gerekli şartları taşımayan POS cihazları toplatılacak
 
Gerekli şartları taşımayan POS cihazları da bankalar ve katılım bankaları tarafından ya toplanacak ya da belirtilen esaslara uygun hale getirilecek.
 
Hekimler, yeni uygulama döneminde POS’ları kullanmak suretiyle yaptıkları tahsilatlarda, müşterilerine POS cihazından çıkan belgeleri verecek. Müşteri tarafından talep edilse dahi başka belge düzenlemeyecek.
 
Cihazların özelliğinden ve kredili satışlara ilişkin mevzuattan dolayı belgenin birinci nüshasının mükellefte kalması durumunda, müşteriye verilen ikinci nüsha, vergi uygulamalarında asıl belge gibi mütalaa edilecek.
 
Hekimler, POS’ları kullanarak hizmet verdikleri her günün sonunda kapanış raporu alacak ve bu raporları gerektiğinde bakanlık görevlilerine ibraz etmek üzere saklayacak.
 
Kredi kartı kullanılmaksızın ödenen hizmetlerde ise eskiden olduğu gibi serbest meslek makbuzu düzenlenmeye devam edilecek.
 
3 ay ertelenmişti
 
5 Ocak 2008’de Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek faaliyeti icra eden hekimler (diş hekimleri ve veteriner hekimler dahil) için getirilen, işyerlerinde 1 Haziran 2008 tarihinden itibaren kredi kartı okuyucusu (POS cihazı) bulundurma zorunluluğu, mayıs ayında çıkarılan tebliğle 3 ay ertelenerek, uygulamanın 1 Eylül 2008 tarihinde başlanılmasına karar verilmişti.

Kaynak: Teknoport

Tatil Bitti Ramazan Başladı

Öncelikle hepinize hayırlı ramazanlar diliyorum

Sonra da yaklaşık 9-10 gündür sayfada bir yenilik göremediğiniz için özür diliyorum. Söz konusu süre içinde ege kıyılarında tatil yapıyordum. Böylece bir senenin yorgunluğunu atmış oldum ve önümüzdeki senenin tatil planlarına başlamış oldum 🙂

Tatile Marmaris’ten başladım ve Datça, Dalyan, Fethiye rotasını takip ederek Kaş’ta sonlandırdım. Biraz uzun ama bir o kadar da keyifli bir yol tatili oldu. Zaman zaman bünye istiyor böyle şeyleri…

Tatilin güzelliğine gölge düşüren tek şey Fethiye esnafı oldu. Her ne kadar Ölüdeniz için buna değse de bazen yeter artık diyesim geldi. Böyle bir şey olamaz esnafın biri diğerini kötülüyor. Hepsi birbirinin kuyusunu kazıyor. Bir de sizi kazıklamaya çalışıyorlar. Utanmadan da bundan ucuzunu bulamazsın başka yerlere boşuna bakma diyorlar. Yuhhh Bulamazsın demelerine rağmen hep daha kalitelisini ve daha ucuzunu bulmayı başardım.

Şimdi yine buradayım iş başladı, Ramazan başladı. Hepinize yeniden hayırlı ramazanlar

CSS’de “ID” Kavramı

Bir önceki yazımızda “class” etiketiyle daha öncedeb CSS kodumuzda oluşturduğumuz sınıfları gerektiğinde nasıl çağırabileceğimizi öğrenmiştik.

Bu yazımızda da ID leri ve class etiketinden farkını göreceğiz.

ID’ler JavaScript fonksiyonlarının benzersiz bir nesneyi ekranda tanımlayabilmelerini sağladıklarından dolayı DHTML yani dinamik HTML’in temal yapı taşlarıdır diyebiliriz. Yani sınıflardan farklı olarak ID’lerin normalde bir sayfada tek bir öğeyi bir nesne olarak tanımlamak için sadece bir kere kullanılması gerekmektedir. Bu nesne daha sonra JavaScript ile düzenlenebilir. ID ve sınıflar arasındaki fark CSS konumlandırma hakkında daha fazla şey öğrendikten sonra ve ID’leri CSS katmanları yaratmak için kullanmaya başladıktan sonra daha anlaşılır gelecektir.

Şimdi dilerseniz bir örnekle ID’lerin nasıl kullanıldıklarına bakalım.

Daha önceki örneklerde bir CSS dosyası yaratmayı ve bunu ne gibi yollarla çağırabileceğimizi öğrendiğimiz için bu kısmı direk geçiyorum

Bir HTML öğesi veya sınıfı CSS kodumuza nasıl ekleyeceğimizi biliyoruz. Şimdi de ID’leri nasıl ekleyeceğimize bakalım.

#denemeid {
       color: #003366;
       font-size: 24px;
       font-family: Georgia, "Times New Roman", Times, serif;
}

Görüldüğü gibi ID eklemek daha önce nasıl ekleneceğini gördğümüz sınıf eklemeye çok benziyor. Aralarındaki tek fark eklediğimiz ID’ye isim verirken başına diyez (#) işaretini koyuyoruz. Her ID diyez işaretiyle başlamalı yoksa kodunuz çalışmaz. ID’ye vereceğiniz isimi dilediğiniz gibi seçebilirsiniz yalnız kelimeler arasında boşluk olmamalı. Bununla birlikte vereceğiniz isim kesinlikle JavaScript için ayırılmış bir sözcük ya da söz dizimi de olamaz.

Şimdi CSS kodumuza bir ID tanımlaması ekledik. Sıra geldi bunu nasıl çağıracağımıza. ID’leri çağırmak sınıfları çağırmaya çok benzer. Hatırlayacağınız gibi bir öğeyi hazırladığımız sınıfın kurallarına göre görüntülemek için şöyle çağırıyorduk.

<p class="BASLIK2">www.hayaletinyeri.com</p>

ID’leri de aşağıdaki gibi çağırıyoruz.

<p id="denemeid">www.hayaletinyeri.com</p>

Görüldüğü gibi yöntemler birbirine çok yakın birinde class deyip sınıfın adını yazarken diğerinde id deyip ID adını yazıyoruz.

Sayfamızda istediğimiz öğeyi yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi istediğimiz ID ile ilişkilendirerek çağırabiliriz. Kendiniz daha karmaşık denemeler yaparak değişik sonuçlar elde edebilirsiniz.

ID’ler bize öğeleri nesne yapma ve bu nesneleri JavaScriptle birlikte kullanma imkanı verir. ID’lerin bize sayfalarımızda nasıl inanılmaz bir esneklik sağladığını ilerleyen derslerde anlayacaksınız.

XP Aşkı Bitmiyor

Yeni sistemler Vista ile satılıyor. Peki ama daha sonra da yollarına Vista ile devam ediyorlar mı?

Microsoft, yeni satılan PC’lerin neredeyse tamamının Vista’yla satılmasından hareketle Vista kullanıcı sayısının günbegün arttığını söylerken, bağımsız araştırmalar farklı bir gerçeğe işaret ediyor.

Satın alınan her 3 yeni PC’den birinin Windows Vista’dan XP’ye “downgrade” edildiği ortaya çıktı. Devil Mountain Software adlı ölçüm firmasınca açıklanan rakamlara göre kullanıcıların kayda değer bir kısmı Windows XP’den vazgeçmeye niyetli değil.

Yaklaşık 3 bin yeni sistemin analiz edilmesinin ardından açıklanan rapora göre yeni bir sistem alan kullanıcıların yüzde 35’i işletim sistemlerini Windows XP’ye bizzat kendileri çeviriyor veya bunu sistem üreticisinden talep ediyor. Vista’nın sunduğu downgrade opsiyonunun kullanıcılar ve sistem üreticilerince değerlendirildiğini söyleyen Devil Mountain yetkilisi Craig Barth, araştırmanın son 6 ayda satılan bilgisayarları kapsadığına dikkat çekerek “bu sistemler Dell veya HP gibi üreticiler ya da kullanıcının kendisi tarafından Windows XP ile çalışır hale getiriliyor” şeklinde konuştu. Bilindiği gibi Windows Vista’nın Business ve Ultimate sürümleri istenildiğinde Windows XP Professional’a downgrade edilebiliyor.

Vista’nın kullanıcı sayısının Microsoft’un sattığı lisans sayısıyla örtüşmemesine dikkat çeken Barth, XP’nin belirgin performans avantajı ile kullanıcılar arasında popülerliğini koruduğunu sözlerine ekledi. XP’nin popülerliğine kayıtsız kalmayan üreticilerden HP’nin 2009 yılının Temmuz ayına kadar iş amaçlı kullanılan sistemlerinde XP’yi opsiyon olarak sunacağı da gelen bilgiler arasında.

Kaynak: Hürriyet

Cepte Yüksek Faturaya AB Engeli

Yurtdışı görüşmelerde cebimizi yakan uluslararası dolaşım ücretleri, AB’nin de dikkatini çekti. AB, uluslararası dolaşım ücretlerinde yüzde 70 azalma talep ediyor.

Avrupa Birliği Komisyonu, cep telefonu görüşmelerinin daha ekonomik şartlarda yapılabilmesi için çalışmalara başladı. Komisyon, AB ülkelerinde faaliyet gösteren operatörlerin, farklı operatörlerden gelen konuşmalara uyguladıkları ücretlerde yüzde 70 azalma sağlamayı hedefliyor.

AB Komisyonu’nun bilgi toplumundan sorumlu üyesi Viviane Reding ve rekabetten sorumlu üyesi Neelie Kroes tarafından yapılan açıklamada görüşme sonlandırma ücretlerinin AB içinde 0,02 Euro/dk ile 0,18 Euro/dk arasında değiştiği, ortalama olarak ise sabit hatlardaki ücretlerin 9 katı olduğu, bunun da piyasada rekabeti olumsuz etkilediği belirtildi.

Önümüzdeki 3 yıl içinde cep telefonu operatörlerinin farklı operatörlerden gelen konuşmalara uyguladıkları toptan fiyatları yüzde 70 oranında azaltmayı hedeflediklerini belirten Reding tasarıların yasal bağlayıcılığı olmasa da ulusal telekomünikasyon düzenleyicilerinin aldıkları kararlarda etkili olacağını umduklarını ifade etti.

AB Komisyonu, SMS ücretlerinde de indirime gidilmesi yönünde operatörlere baskı yapıyor. AB Komisyonu’nun bilgi toplumundan sorumlu üyesi Viviane Reding, “Kısa mesajlara uygulanan ücretlerin yüzde 97’si kâr. Bu oran kabul edilemez” dedi.

AB’de dolaşım çerçevesinde yılda yaklaşık 2,5 milyar SMS mesajı gönderiliyor. Komisyon’un araştırmalarına göre Fransız bir turist diğer AB ülkelerinde mesaj başına ortalama 0,30 Euro ücret öderken bu rakam bir İngiliz turist için 0,63 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Komisyon’un SMS konusundaki çalışmalarına paralel olarak 30 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe giren Dolaşım Yönetmeliği de gözden geçiriliyor.

Komisyonun sonbaharda Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’ne yeni önerilerde bulunması öngörülüyor.

Kaynak: TÜBİDER

Türk Malı Ticari Helikopter Yolda

F-16 savaş uçağı üretimiyle adını dünya savunma sanayi devleri arasına yazdırmayı başaran TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş’nin (TAI), hafif ticari helikopter geliştirme projesinde geri sayım başladı.

Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bu öncü projede TAI, prototip üretiminin tamamlanmasıyla yer ve uçuş test çalışmalarına 2010 yılında başlamayı planlıyor. Havacılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Projesi çerçevesinde, bugüne kadar öncelikli olarak TAI’nin daha sonra ise diğer savunma sanayi şirketlerinin bugüne kadar elde ettiği kazanımlar, helikopter üretim projesine aktarılacak. Ulusal ve uluslararası havacılık sektörüyle yapılacak işbirliği çerçevesinde üretimi planlanan hafif ticari helikopterler, 2 ton ağırlığında, 6-8 kişilik kapasiteye sahip bulunacak. TAI tesislerinde gövde ve aksam üretim çalışmalarına devam edilen ticari helikopterlerin, öncelikli olarak elektronik-aviyonik (uçuş bilgisayarı ve benzeri donanım) sistemleri, altyapısı, helikopter motoru, helikopter kuyruk plakaları, yakıt tankı ve aksamı imalatları gerçekleştirilecek.

Kaynak: TEKNOPORT