İnternet’in “En Tehlikeli” Web Siteleri

Yapılan bir araştırmaya göre, ”en tehlikeli” alan adlarının (domain) Hong Kong, en güvenilir alan adlarının ise Finlandiya kaynaklı olduğu belirlendi. Türkiye ise 40’ıncı sırada yer alıyor.

Dünyanın önde gelen güvenlik firmalarından McAfee tarafından yapılan araştırmaya göre, internette “surf” yapmak isteyenler için Hong Kong’a ait ve “.hk” ile biten siteler “en tehlikeli siteler” olarak belirlendi.
 
Araştırmaya göre “.hk” ile biten tüm sitelerin yüzde 19,15’i “kullanıcılar için risk faktörü” taşıyor. Çin’e ait “.cn” ile biten sitelerin ise yüzde 11,76’sı kullanıcıların kişisel bilgilerine ya da bilgisayarlarına zarar verebilecek nitelikte.
 
Çin’i yüzde 7,72 ile Filipinler takip ediyor. Finlandiya’nın “.fi” ile biten siteleri yüzde 0,05 ile “en güvenli” alan olurken onu yüzde 0,13 oran ile “.jp” ile biten Japonya’ya ait siteler takip ediyor. Japonya’nın ardından 0,15 oranla Norveç geliyor.
 
Türkiye kaynaklı siteler
Araştırmaya göre Türkiye, yüzde 0,80 oranla 40’ıncı sırada yer alıyor. Bir başka anlatımla “.tr” uzantılı her bin siteden 8’i “kullanıcılar için risk” taşıyor.
 
Türkiye, McAfee’nin geçtiğimiz yıl yayımladığı raporda 0,54 oran ile 50’nci sırada yer alıyordu.
 
Rapora göre, kullanıcı ve bilgisayarlar için “zararlı” içeriğe sahip site sayısı yaklaşık iki kat artış gösterdi. McAfee, geliştirdiği “SiteAdvisor” teknolojisi ile 265 ülkeden çeşitli uzantılara sahip yaklaşık 10 milyon adet yoğun trafiğe sahip siteyi inceliyor.
 
İncelemede sitelerin “adware”, “spyware”, “virüs”, “spam”, “pop-ups” (otomatik açılan sayfalar), tarayıcı hatalarını kullanma ya da diğer tehlikeli olarak nitelendirilen sitelere yönlendirilmesini derecelendiriliyor.
 
McAfee’nin araştırmasına göre geçtiğimiz yıl cep telefonu melodisi, ekran koruyucu gibi ücretsiz yazılım veren sitelerin büyük bölümünde, yazılımların içerisine gizlenmiş çeşitli “trojan atları” ve virüsler tespit edildi.

Kaynak: CNN TÜRK

Audio (Müzik) CD lerinden MP3 Yapmak

Arkadaşlar konuya girmeden hemen belirteyim yalnızca orjinaline sahip olduğunuz CD’lerden mp3 yapabilirsiniz ve kimseye dağıtamazsınız aksi halde suç işlemiş olursunuz.

Bu işi yapmak için piyasada ücretli ya da ücretsiz pek çok program olsa da biz işin hem kolay ve ücretsiz yolunu hem de başka bir program yüklemeye gerek bırakmayan metodunu göstereceğiz.

Evet ilk başta windows işletim sistemiyle gelen medya player programını açıyoruz. Eğer bilgisayarınızda bu program yoksa ücretsiz indirebilirsiniz. Sonra programın üst tarafında bulunan menü bar alanına sağ tıklıyoruz.

Tıkladığımızda karşımıza gelen menüden Araçlar > Seçenekler yolunu takip ediyoruz ve aşağıdaki ekranla karşılaşıyoruz.

Üstteki seçeneklerden Müzik Kopyala yazan taba tıklıyoruz.

Müziği bu konuma kopyala yazan yere dosyaların kopyalanacağı yerdir. Dilerseniz değiştir butonunu kullanarak kendinize göre ayarlayabilirsiniz.

Biçim yazan yerden MP’ü seçiyoruz tabi siz başka bir formatı tercih ederseniz o formata da çevirebilirsiniz.

Ses kalitesi çubuğunu da zevkinize göre ayarlayın ben genelde en iyi kaliteyi seçip çubuğu en sağa çekiyorum. Bu durum dosya boyutunu artırsa da size de tavsiyem bu yönde olacaktır.

Daha sonra Tamam butonuna basıyoruz ve sonra medya player’ın üstünde yer alan Kopyala seçeneğini tıklıyoruz.

Gördüğünüz gibi CD içindeki parçalar listeleniyor. Bu arada bu işlemi eğer internete bağlanma şansınız varsa bağlıyken yapın ki program ortam bilgilerini alabilsin. Böylece her şarkının adı ve albüm bilgileri mp3 dosyalarınıza eklenecektir. Yoksa parçalarınızın adı Track1, Track2 şeklinde olacaktır.

Daha sonra sağ altta bulunan kopyalamayı başlat butonuna tıklıyoruz.

Kopyalama durumu ve o an hangi parçanın ne kadarının kopyalandığı size grafiksel olarak gösterilecektir. Hepsi kopyalandığında işlem bitmiş oluyor. Artık CD kullanmadan parçaları bilgisayarınızdan dinleyebileceksiniz.

Neden CSS Kullanmalıyız ?

HTML günümüzde web sayfaları oluşturmak için başlı başına yeterli olamıyor. Eğer sayfalarımızın işlevsel ve aynı zamanda da göze hitap etmesini istiyorsak tasarımının da kuvvetli olması gerekiyor. HTML bize çok kısıtlı imkanlar sağlıyor. Metinlerimizin renk ve boyutunu düzenleyebilir, tablo hücrelerini imkanlar dahilinde biçimlendirebiliriz ancak HTML ile daha fazla ileri gidemeyiz. Oysa CSS ile metinlerin renk, boyut, harf yüksekliği ya da harflerin birbirlerine olan uzaklıkları gibi pek çok şeyi değiştirebiliriz. Bunun yanında tabloların kısıtlamalarına maruz kalmadan Div kullanarak istediğimiz öğenin istediğimiz yerde gözükmesini sağlayabiliriz.

Bu giriş belki çoğu insanı tatmin etmeyebilir ancak ilerleyen zamanlarda örnekler verdikçe konu daha da iyi anlaşılacaktır. Eskiden sayfamızdaki bir yazıyı renklendirmek için aşağıdaki gibi bir kod yazardık

<font color='blue' size='20'><b>Bu mavi renkli ve büyük boyutlu kalın bir yazı kodudur.</b></font>

Burada color ile yazının rengini, size ile boyutunu ve b ile de yazımızın bold yani kalın olmasını sağladık.

Görüldüğü gibi CSS olomadan her yazıya bu şekilde ayrı bir işlem yapmak zorunda kalıyorduk ki bu çok zahmetli oluyordu. CSS ile başlık ya da alt başlık gibi aynı özelliklere sahip olacak metinleri ilgili stillere bağlayınca hepsi otomatik olarak aynı şekle bürünüyor. Tabi bunun sağladığı kolaylığın yanında başka bir avantajı daha var. Eğer bir gün sayfamızın tasarımında değişikliğe gitmeye karar verirsek mesela mavi olan yazıları kırmızıya çevirmek gibi işte o zaman bütün yazıların renklerini tek tek değiştirmek yerine CSS ile yapacağımız bir değişiklik hepsi için yeterli olacaktır.

Stil kodlarını istersek her sayfanın başına istersek de ornek.css gibi bir dosya oluşturarak söz konusu dosyaya yazabiliriz. Eğer her sayfanın başına yazarsak kodlar sadece o sayfayı etkiler. Örneğin sitenizde ana sayfadaki stil ile hakkımızda gibi bir sayfadaki stil birbirinden baüımsız olacaktır ve eğer dikkat etmeden oluşturulmuş bir stil varsa iki sayfanın dizaynında farklılıklar baş gösterebilir. O yüzden harici bir CSS dosyası oluşturularak her sayfanın başında link verilmesi taraftarıyım böylece dosyada yapacağınız bir değişiklikle anında bütün siteyi değiştirebilirsiniz.

Şimdi burada harici bir CSS dosyasının nasıl oluşturulduğunu göstermeyeceğim (ama merak etmeyin sonraki derslerimizde bunu yapacağım) çünkü şu anlık genel bahsediyorum. Ancak elimizde hazır bir CSS dosyası varsa eğer onu sayfamıza nasıl bağlayacağınızı göstereceğim

Şimdi diyelimki bir index.html dosyamız var. Dosyamızla aynı konumda bulunan bir de ornek.css dosyası. O zaman ornek.css dosyasını index.html sayfasına bağlama için sayfamızın <head> </head> bölümüne aşağıdaki kodu yazmamız yeterli

	<link rel="stylesheet" href="ornek.css"> 

Eğer ornek.css dosyası index.html ile aynı konumda değilde dizayn gibi bir ada sahip bir klasörün içindeyse yazmamız gereken kod aşağıdaki gibidir.

	<link rel="stylesheet" href="dizayn/ornek.css">

sayfamıza sadece bir tane değil istediğimiz kadar harici css dosyası bağlayabiliriz ancak dikkat edin stil adları birbirine karışmasın yoksa başınız çok ağrır. Aşağıdaki örnekte iki css dosyası bir sayfaya bağlanıyor.

 

	<link rel="stylesheet" href="ornek.css">
	<link rel="stylesheet" href="ornek2.css">

Evet yukarıda bir css dosyasının sayfaya nasıl bağlandığını gördük. Bu işlemi yapmak için bir başka yöntemimiz daha var. Üstelik bu yöntemle hem bir css dosyasını bir sayfaya bağlayabildiğimiz gibi hem de bir css dosyasını başka bir css dosyasına da bağlayabiliriz.

@import url(ornek.css);

link komutunun başındaki ve sonundaki < ve > işaretleri ile import komutunun sonundaki noktalı virgüle dikkat edin eğer unutursanız kodunuz çalışmayacaktır

Bir sonraki derste görüşmek üzere.

Lavasoft File Shredder

  

  Eğer sildiğiniz dosyanızın herkes tarafından kullanılan recovery programları ile geri getirilmisini istemiyorsanız tam aradığınız program.

File Shredder ; Çalışma şekli dosyayı silmeden önce üzerine farklı kodlamalar yaparak tek tek silme işlemi yapmaktadır. Bu şekilde geri getirilmeye çalışıldığında öyle bir dosya bulunamamaktadır. Ama şunu unutmamak gerekir, her gidişin bir dönüşü vardır.

Lisans: Zaman Kısıtlamalı
Fiyat: 30$
İşletim Sistemi: Windows 2000, Windows XP, Windows Vista 
Gereksinimler: 15 MB free disk space, 10 MB RAM
Dosya Boyutu: 5000KB

Programı indirmek için lütfen tıklayınız…

Driver Detective

    Bilgisayarlarınızın güncel driverlarını aramaya son!!!

   Windows Vista ve XP sistemlerinin driverlarını kontrol edip, en güncel driverları bulmaya yarıyor.

Programın çalışması için gereksinimler ;

Windows® Vista, XP Pro, XP Home, 2003 Server, 2000 in 32 bit or 64 bit Editions.
• 300MHz 
• 256 MB of RAM
• 22 MB hard disk alanı
Browsers(minimum)
• Internet Explorer 5.5
• FireFox 1.2
• Opera 8 
.NET Framework 2.0 .

Programı indirmek için tıklayınız…

Not : Programın tam sürümü olmadan sadece güncellemeleri göstermektedir.

Firefox Gelişmeye Devam Ediyor

Gelişen web teknolojilerinin getirdiği yeni standartlarla uyumu yakalamk için tarayıcılarda kendilerini güncellemek zorunda kalıyor. Bugün Firefox un 3. sürümünün RC2 sürümü herkes için yayınlanarak kullanıcıların bilgisayarlarına kurmalarına izin verildi.

Firefox yakında nihai final sürümünü çıkaracak. Öte yandan 6. sürümden bir kaç yıl sonra 7.sürümüyle merhaba diyen Internet Explorer  bir yılı biraz geçerken hemen 8. sürümü ile firefox a yanıt vermeye hazırlanıyor. İlgilenen arkadaşlar Microsoft’un download sayfasından 8 in betasını indirebilirler ancak bir developer değilseniz tavsiye etmem.

Firefox 3 ü beta aşamasından beri kullanıyorum ve hiç bir sıkıntı yaşamadım. Fakat explorer cephesinde bunu garanti edemiyorum. Geçen sefer explorer 7 betayı yükleyince PHP ile yazdığım kodlarda parametre gönderememe gibi bir sıkıntı yaşamıştım. Şu an böyle bir sorun yok tabiki. Zaten bunun için kimseyi de suçlamıyorum adı üstünde beta sürüm, mevcut hatalar bulunsun ve düzeltilsin diye yayınlanır.

Zamanla hangi tarayıcının daha iyi olduğunu göreceğiz. Şu an alışkanlıklarımdan dolayı çoğunlukla explorer kullansam da bu himlik avı filtresi beni bazen deli ediyor. Kimlik doğrulayacağım diye bazı sayfaların açılış süresini uzatıyor. Artık her iki tarayıcının da son sürümlerini karşılaştırmak için çok az gün kaldı. Bakalım Firefox pazar payını arttırabilecekmi.

Media Player Classic

Bilgisayarınızda bir film izlemek ya da müzik dinlemek istediğinizde bazen hangi programı kullanacağınızı şaşırabilirsiniz. Bu yazıda tanıtacağım program sizi bu dertten kurtarıyor. Bu küçük ve kurulum bile gerektirmeyen kullanışlı program bilgisayarınızda “codec” leri yüklü olan bütün ses ve görüntü dosyalarını oynatabiliyor.

Böylece bütün medya dosyalarınızı tek bir program ile oynatabiliyorsunuz boyutu küçük olduğu için hem az yer kaplıyor hem de diğer gelişmiş oynatıcılarla kıyaslandığında çok daha hızlı çalışabiliyor. Program sayesinde bir avi, DivX ya da DVD seyrederken tabi eğer gerekli codec dosyalarının yüklü olmaları kaydıyla hiç bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Şahsen bir çok için bu maharetli programı tercih ediyorum ve tavsiye ediyorum. Resimde de görüldüğü gibi program ayarlar bölümünden boş ekran resminin değişmesine de izin veriyor. Arayüzü de eski sürüm windos işletim sistemleriyle gelen medya player programını andırdığı için bazılarımız bir nostalji de yapabilir. 

Media Player Classic web sayfası

Türkiye’den Müthiş Bir Güvenlik Yazılımı

Teknolojinin çoğu alanında geri kalmış gibi gözüksek de özellikle son bir kaç yılda elektronik, mikroçip ya da nanoteknoloji alanında hatırı sayılır atılımlar yapıyoruz. Yükselmeye başladığımız alanların biri de yazılım sektörü…

Aslında bu yazıyı “Faydalı Programlar” kategorisi altında yayınlayacaktım ama sonra düşündüm de bu sıradan bir tanıyım yazısı değil övünülecek bir haberdi.

Neyse efendim bazı arkadaşlar su akar türk bakar dememiş ve oturup çalışmışlar Zemana Antilogger diye bir program yazmışlar. Bu program bildiğimiz antivirüs programlarına çok benzese de aslında bir devrim niteliği taşıyacak farklılıklar içeriyor.

Bu farkların en önemlilerinden biri program, bilgisayarınızı savunurken bir virüs imzalarını taşıyan veritabanı yerine yapay zeka olarak tanımlayabileceğimiz (programın geliştiricileri buna sezgisel koruma diyor) bir yöntem kullanıyor. Böylece programı sık sık kullanmak zorunda kalmıyorsunuz. Bu da sık sık güncelleme yapmayı ihmal eden ya da sürekli bir internet bağlantısı olmayanların hoşuna gidecek gibi görünüyor. Bunların yanında programın diğer özelliklerine bakacak olursak:

Anti SSL Logger: Bankacılık ya da alışveriş gibi önemli parasal işlemler gerçekleştirilen siteler müşterilerini korumak için SSL kullanırlar. Hackerler SSL ile şifrelenmiş veriyi kıramadıkları için daha kullanıcının bilgisayarından çıkıp şifrelenmeden verileri çalmaya çalışırlar ancak Zemana ile bu önleniyor ve program sizi böyle bir durumdan haberdar ediyor. Böylece Zemana dünyada bir ilki gerçekleştiriyor.

Anti Key Logger: Hötü niyetli kişiler bilgisayarınıza yükledikleri trojanlar ile klavyenizde yazdığınız şeyleri kaydederek buradan şifrelerinizi öğrenebilirler ancak Zemana artık buna geçit vermiyor.

Anti WebCam Logger: Bilgisayarlara yüklenen trojan yazılımları sizin haberiniz olmadan bağlı webcam aygıtınızı açabilir ve görüntüleri kaydedebilir. Bunun olmaması için yapabileceğiniz iki şey var. Kullanmadığınız zamanlar kameranızın kapağını kapatın ve Zemana AntiLogger kullanın. Unutmadan söyleyelim bu da dünyada bir ilk.

Anti Screen Logger: Kötü niyetli kişiler sadece klavyenizle yazdıklarınızı değil monitördeki görüntüleri de kaydedebilirler. Böylece bir alışveriş sitesinde yazdığınız kredi kartı bilgilerinizi öğrenebilirler. Zemana böyle bir durum olduğunda hemen fark ederek durumu size bildirebiliyor.

Anti ClipBoard Logger: Bilgisayar başında sık sık kopyala yapıştır yapıyorsanız bu programı kullanamanızda fayda var; çünkü kopyalanan veriler panoya aktarılır. Mesela bir foruma üye oluyorsunuz ve şifrenizi bir yerdeki text dosyasından kopyaladığınızda panoya yerleşen bir veriyi başkalarının görmesi sizin için zararlı olabilir.

Prohram hakkında daha detaylı bilgi almak için web sayfasını ziyaret edebilirsiniz. http://www.zemana.com

Dünya Bir Katırın Sırtında

;nternetin 56K hatta 33K olduğu zamanlar çok gerilerde kaldı. Artık bağlantı hızlarımızı 4096 sayısıyla ifade edebiliyoruz bunun yanında TTNET’in ilerde fiber optik kabloların ve VDSL teknolojinin hayatımıza gireceğini bildirmesiyle daha da umutlanıyoruz. Eskiden 10 MB büyüklüğünde bir dosyanın indirilme çoğunlukla bir saatin üzerinde yer alırken şimdi 100 MB bir dosya sağlıklı bir bağlantı ile çok kısa bir süre içinde bilgisayarlarımıza inebiliyor.

Yüksek hızda internet bizi sürekli yeni bir şeyler indirmeye zorluyor. Bu koca dünyada hem aradığımızı daha kolay bulmak hem de büyük boyuttaki dosyaları düzgün bir şekilde indirebilmek ve gerektiğinde duraklatıp sonra devam etmek tarayıcıların dışındaki programlarla daha kolay… Ares ya da LimeWire gibi zahmetsiz programlar işleri oldukça kolaylaştırsa da bazı durumlarda indirilen dosyalar arzu edilenlerin dışında farklı veya sahte olabiliyor ya da daha da kötüsü virüslü çıkabiliyor. Bu nedenle hem daha isabetli hem de zararlı kod barındırmayan dosyaların kapısını bize açan eMule daha çok tercih ediliyor.

Gerçi tercih ediliyor edilmesine ama bazı kullanıcılar hemen bu programdan vazgeçebiliyor. Bunun nedeni programın başlangıçta bir kaç ayar yapmadan düzgün çalışmaması eğer uygun portlar erişime açılmazsa düşük ID alıp bekleme sürenizi uzatabilirsiniz.

Yukarıdaki durumlardan dolayı zor durumda kalan arkadaşlara hizmet vermeyi amaçlayan www.emuleturk.com web sayfası ile artık herkes rahatça eMule kullanabilecek. Söz konusu sayfa program hakkında püf noktaların hemen hemen bütün ADSL modem çeşitlerinde port açmaya kadar her şeyi gayet anlaşılır bir dille izah etmiş. Bence bir göz atmanızda fayda var.