Audacity

Faydalı programlar dizisinde bu yazıda tanıtamak istediğim program “Audacity” adını taşıyor. Üstelik hem Türkçe desteğine sahip hem de ücretsiz…

Program ile ses dosyalarını düzenleyebiliyor ve LameMP3 encoder dosyasını da indirmişseniz projelerinizi mp3 olarak kaydedebilirsiniz. Bir parçanın başındaki ya da sonundaki sesleri kesebilir ya da programın sahip olduğu filtre seçeneklerinin yardımıyla şarkılar üzerinde çeşitli efektler uygulayabilirsiniz. Ancak programın benim için en güzel tarafı ki bunu yapan birçok program var ama ya ücretli oluyorlar ya da ses kaliteleri çok düşük oluyor. Eğer bir stereo ses kablonuz varsa (iki ucuda bildiğimiz kulaklık girişi olan bir kablo en iyi kalite için mümkün olduğunca kısa olsun ve elektronikçilerde bulabilirsiniz.) kasetlerinizi bilgisayara kopyalayarak mp3 formatında dinleyebiliyorsunuz. Bunun için ses kablonuzun bir ucunu kasetçalar ya da walkman cihazının kulaklık kablosuna diğer ucunu da ses kartının line-in girişine takıp (bazı ses kartlarında mikrofon girişine takmak gerekiyor.) kaseti çalmanız yeterli daha sonra herekli düzenlemeleri program vasıtasıyla yapabiliyorsunuz. Böylece eski hatıralarınızı kaybetmemiş oluyorsunuz.

Audacity sedece windows için değil aynı zamanda Linux içinde üretiliyor. Hem Türkçe desteği hem de ücretsiz olması onu benim için üst sıralara taşımayı başardı.

Bu arada hemen söyleyeyim audacity bir açık kaynaklı proje yani kodlarını indiren programcı arkadaşlar yazılım üzerinde diledikleri gibi modifiye yapabilirler.

Programın web sitesine gitmek için tıklayınız.

Teknoloji Hazinesine Yolculuk

Türk Patent Enstitüsü’nün yenilikçiliği, üretkenliği ve yaratıcılığı teşvik etmek, sınai mülkiyet bilincini artırmak, ulusal inovasyon sistemini güçlendirmek ve üniversite – sanayi işbirliğini geliştirmek amacıyla 2008 yılı içerisinde 8 ayrı şehirde gerçekleştirmeyi planladığı ve 01-02 Mayıs 2008 tarihleri arasında Kayseri’de, 15-16 Mayıs 2008 tarihlerinde Kocaeli’nde gerçekleştirdiği “Patent Günleri” devam ediyor.

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası ve Karadeniz Teknik Üniversitesi işbirliği ile Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde, Makine Mühendisliği Bölümü MA2 Anfisi’nde saat 10.00’da yapılacak seminer ile başlayacak etkinlik, 05-06 Haziran 2008 tarihleri arasındaki bilgilendirme semineri ve patent uzmanları tarafından verilen ücretsiz bire bir patent danışmanlık hizmetinden oluşmakta.
 
Patent Günleri ile;
 
-Üniversitelerin mevcut bilimsel çalışmalarını patente dönüştürerek, başta KOBİ’ler olmak üzere sanayicilerin istifadesine sunabilmeleri,

-Üniversitelerin patent haklarından etkin yararlanabilmesi ve dünyadaki mevcut teknolojilere erişebilmesi,

-Üniversitelerde akademik yükselme ölçütlerinde patentin etkisi ve patent kültürünün yerleşmesi,

-KOBİ’lerimizin üretim sürecinde karşılaştıkları teknik problemlere çözüm bulabilmesi,

-KOBİ’lerimizin patent dokümanlarını kullanarak yeni fikir ürünleri geliştirmeyi ve ücretsiz teknoloji transferi yapabilmesi,

-KOBİ’lerimizin teknoloji trendlerini ve rakiplerini takip edebilmesi amaçlanıyor.

Patent bilgilendirme seminerlerine tüm ilgililer katılabilecekler. Ücretsiz patent danışmanlık hizmetinden ise önceden randevu alan sınırlı sayıda üniversite mensupları, KOBİ’ler ve sınai mülkiyet kullanıcıları yararlanabilecek. Danışmanlık hizmetinden yararlanmak isteyenlerin, etkinliğin düzenleneceği ildeki destekçi üniversiteden veya ticaret ve/veya sanayi odasından, www.tpe.gov.tr/patentgunleri adresinden önceden kayıt yaptırarak randevu almaları gerekiyor.
 
PATENT GÜNLERİ 2008 YILI PLANI
 
Kayseri; 01 – 02 Mayıs; Kayseri Ticaret Odası ve Erciyes Üniversitesi işbirliği ile

Kocaeli; 15 – 16 Mayıs; Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Sanayi Odası işbirliği ile

Trabzon; 5 – 6 Haziran; Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile

Erzurum; 9 – 10 Haziran; Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile

İstanbul; 15 – 16 Eylül ; İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Sanayi Odası işbirliği ile
 
Bursa; 18 – 19 Eylül; Uludağ Üniversitesi ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile

Eskişehir; 16 – 17 Ekim ; Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Sanayi Odası işbirliği ile

Denizli; 13 – 14 Kasım; Pamukkale Üniversitesi ve Denizli Sanayi Odası işbirliği ile

Logitech MOMO Force Feedback Direksiyon

İnsanın yaşamı boyunca hep mutlulukla hatırlayacağı nadide anlar vardır. Herhalde geçen perşembe de başıma gelenler bu anlardan biri olacak. Geçtiğimiz günlerde doğumgünüm vardı ancak ben doğumgünümü pek umursamam çünkü alışık değilim. Neyde doğum günüm geçtikten sonra arkadaşlarla bir arkadaşın evine projeksiyonda Kurtlar Vadisi’ni seyretmeye gittik ki bunu bir kaç haftada bir yaparız. Onun için bu durum benim için olağan bir durumdu. Fakat sağolsun dostlar bana sürpriz bir organizasyon yapmışlar.

Tabi Kurtlar Vadisi başlamadan önce oluyor bu olaylar. Sonradan hepimiz pür dikkat vadiye odaklandık. Bu gereksiz bilgiden sonra tekrar asıl olaya dönmek istiyorum. Ymek ve pasta yendikten sonra bana aldıkları hediyeleri takdim ettiler. Acayip mutlu oldum. Zaten fotoğraflardan da ağzımın kulaklarıma vardığı tescillendi 🙂

Hediyelerden biri PHILIPS Wireless kulaklıktı. Tam 100 metreden istediğim gibi dinleyebiliyorum şahane bişey… Bilgisayar üst katta açıkken ben alt katta kulağımda müziğim işlerimi yapabiliyorum.

Asıl bomba ise Logitech Force Feedback direksiyondu. Çok mutlu oldum hediyemi görünce, anlatamam. Ne yazık ki işlerimin yoğunluğundan ilk test sürüşümü geçen gün yapabildim. İnanılmaz keyifli. Piyasadaki 40 – 50 YTL civarındaki benzerlerinin aksine bu bambaşka bir deneyim diyebilirim. Oyunda pistten çıkıp yolun kenarında giderken direksiyon daha bir zor çeviriliyor ya da hızlı giderken. Bir yere sıkışınca direksiyon yine zor çeviriliyor. geri geri gidip normal yola gelince kuş gibi hafifliyor ve çok rahat dönüyor. Çarpınca titremesi de enfes ve bu arada çok güçlü titriyor.

Bana bu mutluluğu yaşatan dostlarıma teker teker teşekkür etmek istiyorum iyi ki varsınız.

Cardist Zirvesi Haziran’da

Kart Teknolojileri alanında bugün dünyada birçok başarılı projeye imza atmış ve yüksek nüfusu ile Kart Teknolojileri sektörü için en büyük potansiyele sahip ülkelerin başında gelen Türkiye, bugüne kadar edinilen deneyim ve bilgi birikimini ulusal ve uluslararası arena ile paylaşmak üzere ilk ve tek kart teknolojileri organizasyonuna 2.kez ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
 
Geçen sene BKM (Bankalararası Kart Merkezi), VISA ve MasterCard kurumlarının Ana Sponsorluğunda düzenlenen Cardist sektörün ulusal ve uluslararası 99 lider markasını ağırlamıştı ve 5200 profesyonel tarafından ziyaret edilen Cardist Zirvesi Konferans programı kapsamında 500 üst düzey dinleyicinin, 33 sektör duayeni konuşmacı ile biraraya gelmişti.

‘İstanbul’u Kart Teknolojilerinin Merkezi Haline Getirmek’ misyonu ile geçen yıl hayata geçirilen Cardist, 10-12 Haziran 2008 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda düzenleniyor.

Cardist 2008’e Kart Teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı; Bankacılık ve Finans, Bilgi Teknolojileri, Telekomünikasyon, Perakende, Kamu, Sağlık, Sigorta, Lojistik, Nakliye, Eğitim ve Turizm sektörlerinde bulunan kurumlara hizmet sağlayan ulusal ve uluslararası firmalar katılıyor. Fuar katılımcısı firmalar ile konferans dinleyici ve konuşmacılarının etkin birlikteliğinin sağlanması amacı ile, bu yıl Rumeli Salonu fuar alanında düzenlenecek olan Cardist Zirvesi, geçen yıl olduğu gibi birbirinden çarpıcı konu ve konuşmacılar ile sektörün nabzını tutmaya devam edecek.

Detaylı bilgi için info@cardist adresi ile bağlantı kurulabilir..

Kaynak TÜBİDER

CloneDVD ile DVD Kopyalamak

CloneDVD programını zaten daha önce Faydalı Programlar bölümünde anlatmaya çalışmıştım. Bu program sayesinde orjinal DVD filmlerinizin kopyalarını zahmetsizce alabiliyorsunuz. Eeee tabi o kadar para verdiğiniz arşivinizin zamanla ya da aşırı kullanım sonucu okunamaz hale gelmesi çok can sıkıcıdır. Ben şahsen filmlerimi bu programla kopyalar ve seyretmek için hep o kopya DVD lerimi kullanırım. Neyse lafı fazla dolandırmadan bu işlemi nasıl yapacağımıza geçelim

İlk önce programımızı açıyoruz ve aşağıdakine benzer bir ekran bizi karşılıyor.

 

 

Daha sonra sağ alt tarafta yer alan başlat ya da start düğmesinin hemen sol tarafında bulunan ayarlar simgesine tıklıyoruz.

Burada en üstteki liste kutusundan dil olarak Türkçe’yi seçiyoruz. Ardından yakma motoru olarak Nero Burn Engine seçeneğini seçmenizi tavsiye ederim. Eğer kopyalamada sorun yaşarsanız diğer seçenekleri deneyebilirsiniz. Bence nero en iyi seçenek nero diğer motorlarda film seyrederken ileri ya da geri sarınca problemler oluşabiliyor. Diğer ayarları canınızın istediği gibi yapabilirsiniz.

Daha sonra üst tarafta bulunan farklı kopyala bölümünden kaydetmek istediğiniz seçeneüi seçebilirsiniz. Eğer DVD seçeneğini seçerseniz anında DVD diske yazabilirsiniz. Ama ben işi sağlama almak için önce DVD İmajı (ISO) yu seçerek imajını alıp sonra nero ile diske yazıyorum.,

Eğer DVD yi seçerseniz bilgisayarınız zorlandığında medya üzerinde atlama yapabilir ya bir kesinti durumunda medyanız yanabilir. Tavsiyem imaj almanızdan yana olacaktır.

Şayet farklı kopyala alanında DVD değil de imaj seçeneğinde karar kıldıysanız hedef bölümünden imaj dosyasının kaydedileceği yeri seçmeniz gerekecektir.

Daha sonra farklı kopyala alanındaki liste kutusunun yanında kullanacağınız DVD nin kapasitesini seçebilirsiniz. Genelde 4.7 dir. Ancak günümüzde filmler daha güzel görüntüye sahip olmaları için 8.5 GB lik DVD lere basılıyorlar. Eğer sizde de böyle boş bir 8.5 GB kapasiteli disk varsa 8.5 seçebilirsiniz. Yoksa program siz 4.7 seçeneğini işaretlediğiniz takdirde filmin boyutunu kalitesini biraz düşürerek 4.7 ye indirebiliyor.

Filmin boyutunu düşürmek için varsa farklı dil seçenekleri ya da altyazıların kopyalanmamasını seçebiliyorsunuz hatta özel seçenekler gibi menü öğelerinden de feragat edebilirsiniz.

 

Yukarıdaki resimden de görüldüğü gibi Tam disk, Ana film gibi seçeneklere göre kopya alabilirsiniz. Özelleştir seçeneği demin de bahsettiğim gibi altyazı ya da dil seçenekleri arasından istediklerinizi çıkarabilmenize izin veriyor.

Daha sonra başlat düğmesine basıyor ve programın filmimizi kopyalamasını bekliyoruz.

 İşlem bitince program bizi haberdar ediyor.

Artık kopyamızı rahat rahat kullanabilirsiniz. Tabi imnaj almayı seçmişseniz önce imajı nero gibi bir programla DVD ye yazmalısınız.

Elektromanyetik Kirlilik Tehdit Oluşturuyor

İnsan yaşamını kolaylaştırmak için geliştirilen teknoloji ürünü cihaz ve sistemlerin yaydığı elektromanyetik sinyaller, insan sağlığını tehdit ediyor.
 
Özellikle yüksek gerilim hatları ve radyo-televizyon verici istasyonlarının yakınlarında oturanlar ile trafo merkezlerinde çalışanların sağlığını tehdit eden elektromanyetik dalgalar, günlük yaşamda kullanılan birçok cihazla risk oluşturuyor.

Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci, pilot il olarak belirlenen İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Samsun ve Sakarya’da, elektromanyetik kirlilik konusunda ölçümler yaparak, elde edilen veriler hakkında rapor hazırladı.

Yaklaşık 6 aylık bir çalışma sonucu hazırlanan raporda, söz konusu bölgelerdeki yüksek gerilim hatları, trafolar ve baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyon oranları ölçülerek, kayda alındı.

Raporda, “Baz istasyonu, cep telefonu, radyo-TV ve telsiz vericileri ile yüksek gerilim hatları nedeniyle yayılan elektromanyetik radyasyonun nükleer radyasyon gibi etkili ve korkunç olmasa da maruz kalan beden üzerinde zaman içinde oluşturacağı etkiler hepimizi korkutmaya devam ediyor” ifadeleri yer alıyor.

Televizyon, radyo, telsiz ve telefon vericilerine ait antenler ile evlerde kullanılan televizyon, bilgisayar, mikrodalga fırın, saç kurutma makinesi ve benzeri cihazların elektromanyetik radyasyon yaydığı belirtilen raporda, daha önce yapılan deneylerde, mikrodalgalara yoğun ve uzun süreli maruz kalanların alzheimer, parkinson ve ciddi göz hasarı yaşadığı ifadelerine yer verildi.

Dijital cep telefonlarının baş çevresinde mikrodalga darbeleri ürettiği vurgulanan raporda, şu bilgiler yer aldı:

“Herhangi bir nedenle her insan vücudunda kansere yol açabilecek özelliğe sahip hasarlı hücreler bulunabilir. Böyle bir insanın bu hasarlı hücrelerinin bir şekilde elektromanyetik alana (bilgisayar, cep telefonu veya elektrikli bir aletten gelen) maruz kalması sonucu vücut bağışıklık sistemi bozularak, kanserin hızlı bir şekilde gelişmesine yol açacağı ifade edilmektedir.

Birçok bilimsel raporda cep telefonlarıyla ilişkili olarak baş ağrısı, endişe, kısa süreli hatırlamada azalma, giderek artan kronik yorgunluk, deri uyuşukluğu, stres, görüş alanında daralma, kulak çınlaması gibi yaşam kalitesini düşürücü sağlık sorunları olabileceği belirtilmektedir.

Cep telefonları elektromanyetik dalgaları alıp vererek iletişim sağlar. Yani hem radyasyon kaynağı hem de radyasyon alıcısıdır. Cep telefonu konuşması anında radyasyon kafatasından beyine doğru ilerler ve hücrelerle etkileşir.”

Üzerinde özellikle durulan yüksek gerilim hatları ve trafoların yakında yaşayanların önemli derece risk taşıdığı ifade edilen raporda, şöyle denildi:

“Yüksek gerilim hatlarının, yakın çevresinde yaşayanlar için kanser riskini artırdığı bilinmektedir. Hamilelerde sıklıkla düşüklere neden olduğu, psikolojik rahatsızlıklar verdiği tespit edilmiştir. Arılarda üretkenlik ve bal üretiminde düşüş gözlenmiştir.

Yüksek gerilim hatlarına yakın bölgede oturan insanların kansere yakalanma riskinde yüklü partikül ve iyonların önemli rol oynadığına dikkat çekilmektedir.

Yani yüksek gerilim hatları havada yüklü partiküller oluşturur ve bunlarda havadaki kirliliklerle bütünleşerek insanların nefes almasıyla iç bünyeye geçebilmektedir.”

Radyo-TV vericilerinin de önemli derecede elektromanyetik radyasyon yaydığı vurgulanan Sakarya Üniversitesinin raporunda, bir verici anteninin bin tane baz istasyonu gücünde sinyal yaydığı ifade edildi.

Kentlerdeki radyo-TV yayını yapan antenlerin mutlaka çok yüksek, özel bir kulede toplanması ve belirli bir mesafeye kadar yakınlarında kesinlikle yerleşime izin verilmemesi gerektiği kaydedilen raporda, İstanbul ve Ankara’daki verici antenlerinin bulunduğu noktalara dikkat çekildi.

Pilot illerde yapılan araştırmalarda, birçok semt ya da mahallelerde bir veya birkaç tane trafo olduğu kaydedilen araştırmada, özellikle büyük şehirlerdeki trafoların nereye yerleştirileceği konusunun sorun olduğu belirtilen raporda, şu görüşler aktarıldı:

“Yaptığımız araştırmalarda bodrum katına yerleştirilmiş bir trafonun yaydığı şiddetli manyetik alan nedeniyle 1. katta oturanları ve bitişikteki daireleri sürekli elektromanyetik ışımaya maruz bıraktığı belirlenmiştir. Böyle bir durumda bilgisayarların ve diğer elektronik cihazların etkilenmesi kaçınılmazdır. Peki ya orada oturan insanların durumu ne olacaktır?

Okul bahçelerinde oynayan çocuklar için de bitişiklerinde bulunan trafodan yayılan manyetik alan bir şekilde olumsuz etkiler oluşturabilecektir. Bu açıdan Milli Eğitim Bakanlığı’na önemli görevler düşmektedir.

Elektromanyetik kirlilikten eğitim çağındaki çocukların etkilenmemesi için çeşitli okul bahçelerine yerleştirilmiş trafoların okul yakınlarından geçen iletim hatlarıyla beraber kaldırılarak, çevresi yeterince boş olan uygun arazilere yerleştirilmelidir.”

Elektrikli cihazların yaydığı elektromanyetik radyasyon nedeniyle en fazla etkilenen risk grupları içine hamileler ve gelişim çağındaki çocukların girdiği kaydedilen araştırmada, “Elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik radyasyona karşı gerekli önlemler alınırsa, endişe edilecek bir durum yoktur. Önemli olan kullanılacak cihazın hangi şartlar altında zararlı ve zararsız olduğunu bilip ona göre kullanmaktır.

Elektromanyetik radyasyon yayan cihazların insan sağlığına zarar vermeme limitleri araştırmalar neticesinde tespit edilmekte ve bu limitlere göre yasal düzenlemeler hazırlanmaktadır” uyarısında bulunuldu.

Elektromanyetik radyasyon konusunda her ülkenin kendi standartlarına göre limit değerler belirlediği aktarılan raporda, bu değerlerin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da tanınan ve uluslararası bir komisyon olan İyonize Olmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP) tarafından belirlendiği hatırlatılarak, yayılan radyasyonun frekansına bağlı olarak değiştiği vurgulandı.

Türkiye’de yüksek gerilim hatları ve trafolardan kaynaklanan elektromanyetik radyasyon konusunda herhangi bir yasal düzenleme olmadığının altı çizilen Sakarya Üniversitesi raporunda, kirlilikten korunma önerileri de sıralandı.

Kişilerin söz konusu tehdit karşısında bilinçli olması ve riski ciddiye alması gerektiği bildirilen raporda, korunma yöntemleri şöyle sıralandı:

-Cep telefonu kullanımını azaltın. (Elektromagnetik kirlilik kaynakları arasında en fazla risk cep telefonu kullanımı kaynaklıdır.)

-Mikrodalga fırın çalışırken yakınında bulunmayın.

-Çocukların televizyona yakın oturmasını engelleyin.

-Başınız yatak odasında kablo ve prizlere yakın olacak şekilde uyumayın.

-Elektromanyetik dalga yayan herhangi bir cihazın mümkün mertebe uzağında bulunun.

-Camilerde elektrikle alttan ısıtma sistemlerini önceden çalıştırın. Cemaat camii içindeyken sistemi kapatarak, fişi mutlaka prizden çekin.

-Radyasyondan korunmada beslenme önemlidir. Yüksek kalorili, özellikle kızartılmış gıdalar tüketmekten kaçınılmalı. Toksinleri bağlayarak vücudun korunmasında önemli rol oynayan elmadaki “pektin” maddesinin alınması, brokoli, lahana, tere gibi yeşil sebze tüketimi, laktobalit içeren yoğurt çökelek gibi süt ürünleri, korunmaya etki eden faktörlerdendir.

-A, C ve E gibi vitaminlerin kullanımı kalsiyum ve magnezyum, bunun yanı sıra selenyum, germanyum, vanadyum gibi eser elementler serbest radikal oluşumunu engellemesi açısından gıdaya ilave olarak alınması uzmanlarca tavsiye edilmektedir.

-Konutların yüksek gerilim hatlarından en az 100 m uzakta yapılması için gerekli yasal düzenlemenin yapılmalı.

-Bazı yerel yönetimlerin yüksek gerilim hatlarının altına önceden yapmış oldukları yürüme, koşu yolları ve çocuk oyun parkları gibi tesisler iptal edilmeli. Uyarı işaretleri bulunan panolarla halk ikaz edilmeli.

-Yerleşim bölgelerinden geçen hatların yer altlarına alınması için proje geliştirilmeli veya güzergah değişiklikleri yapılmalı.

Raporda, Bursa ve Samsun’da yerleşim olmayan bölgelere konumlandırılmış olan radyo-TV vericilerine ait değerlendirmeye dikkat çekilerek, şehir içinde oluşturduğu elektromanyetik radyasyon seviyesinin “limitlerin çok altında” kaldığı belirtildi.

İstanbul, Ankara, Sakarya ve Antalya’daki ölçümlerde ise vericilerin yerleşim bölgelerine çok yakın olması dolayısıyla limitlere yakın seviyede kirlilik oluştuğu kaydedilen raporda, Telekomünikasyon Kurumunun sürekli denetim yaparak limit değerlerin korunması için çalışma yaptığı vurgulandı.

Baz istasyonlarının oluşturduğu kirlilik konusunda ise 6 ilde “birkaç tane dışında” kamuoyunda infial ve endişeye yol açacak seviyede kirlilik olmadığı bildirilen raporda, şunlar kaydedildi:

“Söz konusu illerdeki baz istasyonlardaki kirliliğin, limit seviyenin çok altında kaldığı gözlenmiştir. Halkımızı rahatlatacağını umduğumuz bu sonucun oluşmasında Telekomünikasyon Kurumunun yönetmeliğin tüm gereklerinin GSM operatörleri tarafından benimsenmesi için gösterdiği ısrarcı ve kararlı tavrı çok önemli olmuştur.

Ayrıca şehirlerde tüm radyo ve TV vericilerinin tek bir yüksek kulede toplanması amacıyla kurulan “Anten AŞ” projesinin gerçekleşmesi halinde, elektromanyetik kirliliğin azaltılmasına ve kontrolüne yönelik önemli bir gelişme olacaktır.”

Raporun son bölümünde kirlilik kaynakları arasında yapılan risk sıralamasında, cep telefonları ve yüksek gerilim hatlarının “çok çok riskli”, radyo-tv vericilerinin “oldukça riskli, baz istasyonlarının ise “az riskli” olduğu ifade edildi.

Uzmanlar, yapılan bilimsel araştırmalarda cep telefonlarının büyük bir tehdit olduğu vurgusunu yaparak, mümkün olduğunca telefonla az konuşulması, konuşma sırasında cihaz ile kulağın arasına en az bir parmak mesafe konulması veya kulaklık kullanılması uyarısında bulundu.

Kaynak TÜBİDER

Kırılamayan Tek İşletim Sistemi Ubuntu

CanSecWest organizasyonunda Mac OS X ve Windows Vista’nın hakkından gelen uzmanlara gülümseyen bir işletim sistemi kaldı: Ubuntu 7.10

Dünyanın ikinci uzay turisti olan Mark Shuttleworth’ün kurduğu Canonical şirketi tarafından desteklenen Ubuntu, GNU/Linux dağıtımları arasındaki yükselişini devam ettirirken, çeşitli etkinliklerde de ciddi bir varlık gösteriyor.

En son Kanada’da düzenlenen güvenlik konferansı CanSecWest organizasyonunda yapılan pwn2own yarışmasında, hack’lenmesi için ortaya koyulan üç bilgisayardan bir tanesi Ubuntu Linux kullanıyordu. En son kalan ve kırılmayan tek makine de Ubuntu Linux oldu.

Yarışmada Neler Vardı?

CanSecWest organizasyonunda, sponsorlardan bir tanesi, en güncel yamalarla korunan üç bilgisayarı farklı işletim sistemleriyle masaya koydu. Bu makinelerden bir tanesi Mac OS X Leopard yüklü Mac Book Air, diğeri Windows Vista SP1 yüklü Fujitsu U810 ve sonuncusu ise Ubuntu 7.10 yüklü VAIO VGN-TZ37CN modeliydi. Mac OS X Leopard kullanan Mac Book Air, 10.000 dolar para ödülüyle yarışmanın ikinci günü gitti. Son gün ise Windows çalıştıran Fujitsu U810 yanında 5000 dolar para ödülüyle birlikte yeni sahibine ulaştı. Fakat, Ubuntu 7.10 kurulu Sony’ye bir alıcı çıkamadı.

Bilgi Eksikliği mi, Güvenlik Gücü mü?

Bu bir yarışma ve maksat büyük konferanslarda heyecan yaratmak. Bu etkinlikte hack işlemlerini gerçekleştiren uzmanların hepsi çok deneyimli kişiler ve iki sisteme de kendi buldukları tekniklerle ulaştılar. Burada uzmanların ya Linux konusunda böyle hileleri bilmediklerini düşünebiliriz ya da Linux işletim sistemlerinin çok sağlam olduğu sonucuna varabiliriz. Tabii karar sizin. Linux’un azınlıkta olması sebebiyle bu tür saldırılardan uzak olduğu düşüncesi hâlen en yaygın düşünce.

Kaynak Tahribat

Sağlıkta e-Dönüşüm Projelerinde Neredeyiz Başlıklı Toplantıdan İzlenimler

12 Mayıs tarihinde Ankara Swiss Otel’de Sağlık Bakanlığı’nın da katkılarıyla “Sağlıkta e-Dönüşüm Projelerinde Neredeyiz” başlıklı bir toplantı gerçekleştirildi.

Sağlık Bakanlığı adına toplantının açılış konuşmasını yapan bir yetkili, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki baş döndürücü değişimin ilk etkilerini sağlık alanında gösterdiğini söyledi. Yetkili, “Özellikle Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda yaşlanan nüfusla birlikte ülkemizde aynı durumda değişen hasta beklentileri hakikaten bizi ülke olarak, bakanlık olarak yeni bir strateji geliştirmeye zorlamıştır” dedi. 

AB ülkelerinin sağlıkta dönüşüm hedeflerini ortaya koyduklarını belirten yetkili, gerek üye gerekse de aday ülkelerin e-Avrupa ve e-Avrupa Plus stratejileri üzerinde çalışmalar yaptıklarını dile getirdi. Yetkili, Türkiye’nin de bu alanlarla bütünleşebilmek ve sağlık bilişimini üst düzeye çıkartabilmek amacıyla DPT öncülüğünde 2003 yılından itibaran çalıştığını ifade etti ve e-Dönüşüm Eylem Planları içerisinde Sağlık Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği projelerle ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.

E-Sağlık temasını içeren Ulusal Sağlık Bilgi Sistemi Projesi’nin 2007 yılında ihalesinin yapıldığını ve aynı yılın Aralık ayında da sözleşmedeki hususların tamamlandığını belirten yetkili, veri toplama sürecinin önemine değindi. “Veri toplaması ile ilgili bu yılın 30 Eylül tarihi çok önemli” diyen yetkili, bakanlığa bağlı sağlık kuruluşlarının veri sözlüğüyle ilgili minimum sağlık setlerine göre verilerini gönderme işlemlerinin devam ettiğini söyledi. 2009 Ocak ayından itibaren de üniversite hastaneleri, özel sağlık kuruluşları ve diğer sağlık kuruluşlarının da veri göndermeye başlayacaklarını kaydetti.

Bakanlığın gerçekleştirdiği e-Sağlık projeleri sayesinde proje üstlenici şirketlerin ciddi bir bilgi birikimine sahip olduklarını belirten yetkili, bu birikimin yakın zamanda şirketlerin yurt dışına yönelik bilişim ihracatı ile karşılık bulacağını ifade etti.

Toplantıda söz alan bir başka yetkili ise e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantıları’nın başladığı günden bu yana etkisini göstermeye başladığını ifade etti. “Bu toplantılarla ilgili bakanlıkların ve kurumların bilişim teknolojileri ile ortaya koydukları projelerin paylaşılması, konuyla ilgili vizyonların paylaşılması, yine birbirimize bu konular ile ilgili soruların sorulması ve bunların e-Devlet’e yansımasının yapılması hedefleniyor” şeklinde konuştu.

2005 yılında hazırlanan eylem planında Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiren 5 önemli eylem planı olduğunu anımsatan yetkili, söz konusu eylemlerin tamamlandığını açıkladı. Yurt, bilgi toplumu stratejisi ile birlikte bakanlığın gündeminde sağlık bilgi sisteminin kurulması, kan bankaları bilgi paylaşımı, çevrimiçi sağlık hizmetleri ve tele-tıp sağlık hizmetleri eylem planlarının yer aldığını kaydetti.

Diğer bir yetkili ise, DPT’nin gündeminde yer alan e-Dönüşüm çalışmaları içinde en başarılı eylem adımlarının e-Sağlık projelerinde atıldığını söyledi. Yetkili “Sadece Türkiye içerisinde değil dünyada da Sağlık Bakanlığı projeleri en büyük projeler arasında yer alıyor. Bize de yurt dışından Sağlık Bakanlığı’nın projeleri çerçevesinde talepler geliyor” dedi.

Dünya çapında bilişim alanında isim yapmış bir şirket adına konuşan farklı bir yetkili, Sağlık Bakanlığı’nın yıllardır yaptığı projeler ile öncü yönünü ortaya çıkardığını belirterek “Dünyada bu projelerden bahsettiğimizde olumlu tepkiler alıyoruz. Bu projeler genelde korkulan projelerdir. Bunlar bazı ülkelerde başarılı olarak uygulanamamıştır. Ama Sağlık Bakanlığı pilot uygulamalarla deneyerek bu yolu açmıştır. Bu açıdan başarılı olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Projeler sayesinde geniş bir bilgi birikimi kazandıklarına dikkat çeken çeşitli firma temsilcileri de önceden insanları kendilerinin dinlemeye gittiğini ancak şimdi yurt dışından başkalarının kendilerini dinlemeye geldiğini söyleyerek memnuniyetlerini belirttiler.

Kaynak: BTHABER

Karayolları Bilişimi Sevdi Otoyollar Sayısallaştırıldı

Karayolları Genel Müdürlüğü’nden (KGM) alınan bilgiye göre Karayolu Bilgi Sistemi Global Projesi kapsamında ihaleleri gerçekleştirilen Karayolları Coğrafi Altlığı Oluşturulması ve Kurumsal Bilgi Otomasyonu Projeleri ile bakanlık, devlet ve il yolları, otoyollar, bölge ve şube sınırları ve il sınırlarını sayısallaştırma sürecini bitirdi.

Karayolları Coğrafi Altlığı Oluşturulması projesi ile genel müdürlük daha sağlıklı karar alma mekanizmasına kavuşacak. Proje bilgi ve uygulamaların paylaşımını sağlayacak; kaliteli bilgi daha kolay kullanımlı ve anlaşılabilir biçimde sunulacak. Bütçe daha dengeli, gerçekçi ve önceliklere göre planlanacak, acil durumlarda hızlı müdahale olanakları artırılabilecek, kaynakların verimli ve ekonomik olarak kullanımı sağlanacak.

Proje çerçevesinde 2007 yılı sonu itibariyle 1/25000 ölçekli raster haritaları 1/25000 ölçekli sayısal yükseklik verilen ile uydu görüntüleri kullanılarak coğrafi altlık oluşturuldu. Devlet ve il yolları. otoyollar. bölge ve şube sınırları, il sınırları sayısallaştırıldı. Yaklaşık 64 bin Km yol ağındaki devlet ve il yolları, otoyollar ve köprülere ilişkin mevcut envanter bilgilerinin arazi envanter çalışması güncellenerek GPS ile koordinatlandırıIması yapıldı.

Proje ile genel müdürlüğün ihtiyaç duyacağı temel verileri kapsayan coğrafi veritabanı oluşturuldu. Bakanlık, Kurumsal Bilgi Otomasyonu Projesi ile genel müdürlüğün iş süreçlerini elektronik ortamda takip etme sürecini de başlattı. Otomasyon projesi ile diğer kurum ve kuruluşlarla sorunsuz bilgi alışverişi yapılabilecek. Projenin, değişik tür ve yapıda verilerin ilişkilendirilmesi, kurum içi birçok veri ve dokümanın yeniden düzenlenmesi, uygulama yazılımlarının çok katmanlı mimaride web tabanlı olarak geliştirilmesi ve Elektronik Doküman Yönetim Sistemi’nin (EDYS) kurulması için yazılım geliştirme hizmetleri alımı ve gerekli standart yazılım ve donanımın temin işlerini kapsadığı kaydedildi.

Kaynak BTHABER

Kağıttan Uçak Biletleri Tarihe Karışacak

Kağıttan uçak biletleri, 1 Haziran tarihinden itibaren tarihe karışacak. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) üyesi şirketler, nihai olarak bu tarihten itibaren elektronik bilete geçiş yapacaklar.

CENEVRE – IATA’nın Cenevre’deki merkezinden yapılan açıklamada, üye 240 uçak şirketinin 2004’te benimsediği hedefe, 1 Haziran tarihinde ulaşılmış olacağı belirtildi.

Açıklamada, kağıttan uçak biletlerinin artık tamamıyla anılarda kalacağının, İstanbul’da haziran ayı başında yapılması planlanan IATA Genel Kurulu’nda açıklanacağı kaydedildi.

IATA’nın geçen yıl Kanada’nın Vancouver kentinde toplanan genel kurulunda, tüm üyelerin elektronik bilete geçmesi için 5 aylık ek süre tanınmıştı.

IATA’ya göre, kağıttan elektronik bilete geçiş, üyelere yılda 3 milyar dolarlık tasarruf yapma olanağı sağlayacak. Bu, aynı zamanda, yılda 50 bin ağacın kesilmemesi ya da 5 kilometrekarelik ormanlık alanın yok olmaması anlamına da geliyor.

NTVMSNBC