BİT 2009-2010 AB Çalışma Programı

“İşbirliğini” konu alan ve 2007-2013 yılları arasında gerçekleştirilmesi planlanan 7. Çerçeve Programının BİT temasına yönelik çalışma programı Avrupa Komisyonu tarafından yayınlandı.

Söz konusu program, 2009 ve 2010 son tarihli teklifler için yapılan çağrılara yönelik öncelikleri tanımlamakta. Program, bu çağrılara cevap veren tekliflerin değerlendirilmesi sırasında kullanılacak kriterleri de içermektedir. Çalışma programının genel amaçları ise programda şu şeklide yer alıyor:

“Avrupa sanayinin rekabet gücünü artırmak ve toplum ile ekonominin taleplerinin karşılanabilmesi amacıyla BİT’de gelecekte meydana gelecek gelişmeler üzerine ustalaşmak ve bunları şekillendirmek. Konuyla ilgili yapılacak faaliyetler, Avrupa’nın bilimsel ve teknoloji temelini kuvvetlendirmeye ve 

BİT alanında küresel liderliğini mümkün kılmaya devam edecek; BİT kullanımı yoluyla ürün, hizmet ve süreç inovasyonu ile yaratıcılığı teşvik etmeye yardımcı olacak; ayrıca, BİT’de sağlanacak ilerlemenin Avrupa vatandaşları, işletmeler, sanayi ve hükümetler için faydalı olmasını mümkün kılacak. 

Konuya ilişkin faaliyetlerin dijital bölünme ve sosyal dışlanmanın önüne geçilmesine de yardımcı olacağı öngörülmektedir.”  

Sözü geçen çağrılar için belirlenen içerik alanları arasında ise:

Yaygın ve güvenilir  ağ ve hizmet altyapıları,

Bilişsel sistemler, robotbilim ve etkileşim,

Bileşenler, sistemler, mühendislik,

Dijital kütüphaneler ve içerik, 

Sürdürülebilir ve kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri

Hareketlilik, sürdürülebilire çevre ve enerji verimliliği için BİT ve

Bağımsız yaşam, dâhil edilme ve yönetişim başlıkları yer almaktadır. 

Çalışma Programının düzenli olarak güncelleneceği ifade edilmektedir.

AB ülkeleri, 7. Çerçeve Programı süresi boyunca kullanılmak üzere 9.1 milyar avroluk bir kaynak ayırdı ki bu boyutlarda bir finansman da İşbirliği programını FP7 dâhilindeki en büyük araştırma teması kılmaktadır. Çerçeve Programı tarafından desteklenen faaliyetler bir dizi ‘finansman projesi’ ile finanse edilecektir. Bu projeler, Çerçeve Programı süresince uygulanacak olan eylemlerin finansmanı için ya tek başına ya da gruplar halinde kullanılacaktır ve Çalışma Programında, İşbirliği Projeleri, Mükemmeliyet Ağları, Koordinasyon ve Destek Faaliyetleri şeklinde belirtilmektedir.

 7. Çerçeve Programı ile ilgili daha fazla bilgi ve programın tam metnini http://cordis.europa.eu/fp7/ict/ adresinden edinebilirsiniz

http://www.fp7.org.tr/home.do;jsessionid=D8D8F9422E002BF54849196F51B2A7E7?ot=10&lang=en&sid=3221&pid=0

Photoshop’ta Bir Resmin Boyutlarını (Çözünürlüğünü) Değiştirmek

Photoshop, en basitinden en karmaşık işlerimize kadar her çalışmamızı kolayca gerçekleştirebileceğimiz bir program. Bu yazımda da aslında pek çok programla da yapılabilecek bir resimin en boy ölçülerinin değiştirilmesinin Photoshop ile nasıl gerçekleştirildiğini göreceğiz.

Önce resmimizi Photoshop’ta açıyoruz. Daha sonra image menüsü altından image size seçeneğine tıklıyoruz.

image menüsü altından image size menüsünü seçiyoruz.

Ya da Ctrl+Alt+i tuş kombinasyonu ile de image size penceresini görüntüleyebilirsiniz. Karşımıza gelen pencereden resmimizi dilediğimiz ölçülerde yeniden boyutlandırabiliriz.

image size penceresi

Pixel Dimensions bölümünden resimin width (genişlik) ya da height (yükseklik) değerlerinden birini değiştirdiğimizde diğerinin de buna uygun olarak değiştiğini göreceksiniz. Ama siz belki de resmin en ve boy dengesinin korunmasını istemiyor olabilirsiniz. Bu durumda söz konusu oranı göz ardı etmek ve en ve boy değerlerini tam istediğiniz gibi yapabilmek için pencerenin alt taraflarına doğru bulunan 3 tane seçenek olduğunu göreceksiniz. Bunlardan ortada bulunan Constrain Proportions seçeneğinin önündeki işareti kaldırmamız gerekiyor. Böylece resim tam olarak tercih ettiğiniz boyutlarda olacaktır.

Bu arada resime ait genişlik ve yükseklik değerlerini girdiğimiz alanların yanında varsayılan olarak pixels seçili gelen combo box lardan istersek percent seçeneğini seçerek resimin boyutlarını yüzde cinsinden de değiştirebiliriz.

Bu yazıda image size penceresini çok üstünkörü anlattım; eğer icap ederse bir başka yazıda daha geniş bir açıklamasını da yapabilirim ancak şimdilik bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum. Hepinize kolay gelsin.

KPDS Başvuru İşlemleri Sistemi Çalışmıyor

Bugün KPDS 2009 ilkbahar dönemi başvurularının ilk günü ve ben yaklaşık saat 9:10 gibi sınav ücretini bankaya yatırıp internet üzerinden başvurumu tamamlamak için bilgisayarımın başına geçtim. Aday işlemleri sayfasına girdim başvuru yapmak istediğim sınavı seçtim ve Bireysel başvuru linkine tıkladım. Ben bilgilerimi girebileceğim bir form beklerken bakın karşıma ne çıktı.

KPDS Sayfa hatası

Doğal olarak şaşırdım ancak biz de az çok bu bilişim işlerinin içinde olduğumuz için halden anlarız. Bu sorunun mutlaka düzeleceğini biliyorum ama şu an saat 10:56 ve pek bir gelişme yok. Bir kaç saat içinde halledilebilecek bu sorunun bir an önce çözülmesini istiyorum ki başvurumu tamamlayabileyim. Bunu da sizinle paylaşmak istedim. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar.

Liderler İçin En İyi Şirketler Araştırması

“Liderler İçin En İyi Şirketler” araştırmasına bu yıl teknoloji şirketleri damgasını vurdu. Yenilikçi ürünleriyle tanınan 3M en iyi şirket seçilirken, IBM, Nokia, Oracle ve Intel gibi dünya devleri ilk defa sıralamaya girdi.

Global danışmanlık şirketi Hay Group tarafından yapılan araştırma, liderler için dünyanın en iyi şirketlerini belirledi. Tüm dünyadan farklı ölçekte bin 140 şirketin katıldığı araştırmada liderler için en fazla yatırımı yapan 20 şirket ve bu şirketlerin liderliğe ilişkin yaklaşım ve uygulamaları değerlendirildi. Şirketler ve yöneticilerine, ekonomik krizin neden olduğu zorlukların nasıl aşılacağına dair başarılı olacak birkaç uygulamayı da içinde barındıran araştırmanın sonuçlarına göre ileri teknoloji uygulayan şirketler en iyi sıralamasında üst sıralara yerleşti. Procter&Gamble, General Electric, HP ve IBM gibi dünya devlerinin yer aldığı sıralamanın zirvesinde ise yenilikçi ürünleriyle tanınan post-it markasının yaratıcısı 3M şirketi yer alıyor. Geçen yıl gerçekleştirilen aynı araştırmada 15’inci sırada yer alan şirket, bu yıl “Liderler için En İyi Şirketler” araştırmasında birinci sırada yer alıyor. Bir önceki yılın birincisi General Electric üçüncülüğe gerilerken, Coca-Cola dördüncü, HSBC beşinci, Nokia 11’inci ve McDonald’s 15’nci sırada yer aldı. En iyi 20 şirket araştırmasının son sırasında ise teknoloji devi Intel yer aldı. Araştırmaya göre dünyanın en iyi 20 şirketi kriz döneminde dahi liderlere yapılan yatırımlara ara vermeden devam ediyor.

Bu durumu Hay Group Türkiye Genel Müdürü Ayşın Argüden “Bu yıl araştırmaya katlan şirketlerin tüm çalışanlar için bir gelişim programı uygulamak yerine daha çok liderlere odaklandığını, liderlik yeteneklerinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi için daha çok yatırım yaptıklarını görüyoruz” diyerek yorumluyor. Liderler için en iyi şirketlerin aynı zamanda liderlik gelişimi için ciddi yatırımlar yapanlar olduğuna da dikkat çeken Genel Müdür, özel projeler için yapılan görevlendirmelerin ve İnternet odaklı gelişim programlarının, liderler için yapılan yatırımları kapsadığını dile getirdi.

Araştırma sonuçlarına göre liderler için en iyi 20 şirket, liderlik gelişimine öncelik tanıyor. En iyi 20 şirketin yüzde 70’inin çalışanlarını liderlik rollerine hazırlamak ve değerlendirmek için ayrı bir süreci bulunuyor. Tüm şirketler bazında bakıldığında ise bu özellik yüzde 37’lere kadar geriliyor. Liderler için en iyi 20 şirketin yüzde 65’inde yetenek yönetimi açık bir stratejiyle belirlenirken, her iki şirketten biri liderlik gelişimini hızlandıran programlar uyguluyor.

Sorumluluk yöneticilerde

Araştırmaya katılan en iyi 20 şirketin yöneticilerinin yüzde 83’ü “Organizasyonların liderlerde en değer verdiği özellik nedir?” sorusuna “Uygulama, sonuç odaklılık ve stratejileri başarılı bir şekilde hayata geçirme” olarak yanıt verdi. Araştırma sonuçlarına göre insanlar, standart belirleyen, baskıcı ve dostane ilişkiler sürdüren liderler yerine, demokratik bir yönetim şekli benimseyen liderlerle çalışmayı tercih ediyor. Kriz döneminde ise daha net hedefler ve daha çok iletişim istiyor araştırmaya katılan yöneticilerin beklentileri arasında. Liderlerin en önde ve daha görünür olmaları, tercih edilen bir başka özellik olarak ortaya çıkıyor. İlk yirmi şirketin yüzde 65’i kararlardan üst düzey yöneticileri sorumlu tutarken diğer şirketlerin yalnızca yüzde 36’sı bunu yapıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 62’si matris organizasyon yapısının giderek daha fazla kullanıldığına dikkat çekiyor. Argüden, alışılagelmiş yukarıdan aşağı yetki zincirinin yerini yeni, cesur ve yatay yapılanmış birimlerin ve yönetim ekiplerinin etkin olduğu bir karar alma sürecine bıraktığını ifade ediyor.

İşte liderler için en beğenilen şirketler 2008 araştırmasının sonuçları:

1.  3M Company (15) 11.  Nokia

2.  Procter & Gamble (2) 12.  Accenture Ltd.

3.  General Electric (1) 13.  FedEx

4.  Coca-Cola (5) 14.  Infosys Technologies Ltd.

5.  HSBC Holdings (14) 15.  McDonald’s Corporation (18)

6.  ABB 16.  Caterpillar

7.  Southwest Airlines 17.  American Express

8.  IBM 18.  Cisco Systems

9.  Hewlett-Packard (10) 19.  Oracle

10.  PepsiCo (7) 20.  Intel Corporation

* Parantez içindeki rakamlar bir önceki yıla dair sıralamadaki yerlerini göstermektedir.

Kaynak: veteknoloji.com

İnternet Dolandırıcılığı, Uyuşturucuyu Solladı

Alışveriş sitelerinin artması ve bankacılık işlemlerinin sanal ortama taşınması, internet dolandırıcılarını yarattı. İnternetteki güvenlik sistemlerini delip banka hesaplarına ulaşabilen sanal dolandırıcılar, alınan her türlü önleme karşı yeni yöntemler geliştiriyor.

Sanal dolandırıcılığın en fazla yapıldığı yer ise internetin hayatın hemen hemen her alanına girdiği Avrupa ülkeleri… İnternet suçlarının son yıllarda ortaya çıkması nedeniyle de cezai önlemler yetersiz kalıyor. Ancak internet sadece dolandırıcılık için değil, artık ülkeler arası savaşlar için de bir zemin.

Deutsche Welle’de yer alan habere göre yeni nesil dolandırıcıların en sık kullandığı yöntemlerden biri, düzmece e-postalar yollayarak müşterilerin banka hesaplarını boşaltmak…

Gönderilen elektronik postalarda, örneğin, banka müşterilerinden sistem güncellemeleri gerekçesi ile kullanıcı adı, şifre ve parolalarını yeniden girmeleri isteniyor. Bu işlemin de gönderilen iletinin sonunda yer alan bağlantı üzerinden gerçekleştirilebileceği belirtiliyor.

Ancak bu yanıltıcı bir bağlantı ve müşteriyi, bankanın internet sayfası yerine, başka bir siteye yönlendiriyor. Bunu fark etmeyen bir müşterinin bilgilerini vermesi durumunda da dolandırıcılar müşterinin hesabı boşaltmak için gereken tüm bilgiye sahip oluyor. Bilgilerin bu şekilde ele geçirilmesine İngilizce’de “Phishing” deniyor. Bu sözcük, şifre anlamına gelen “password” ve balık avlamak anlamına gelen “fishing” kelimelerinden türetilmiş. Alman Bilişim Teknolojileri Birliği Bitkom’un verilerine göre, dolandırıcılar kişisel hesaplarına 2007 yılında bu yolla yaklaşık 13 milyon euro aktardı.

Rus antivirüs yazılım şirketi Kaspersky Lab uzmanlarından Stanislaw Schewtschenko ise internet dolandırıcılığının zaman içinde değişim gösterdiğini ve dolandırıcılık için başka yöntemler de keşfedildiğini belirtiyor: “Eskiden tek başlarına çalışıyorlardı. Bugün organize firmalar söz konusu. Hatta bu konuda bir sektör oluşmuş durumda. Belirli bir sisteme saldırması için üretilmiş zararlı bir kod sahibi olmak istediğinizde, artık siparişi programcının kendisine değil, aracılık yapan komisyoncuya veriyorsunuz.”

“Hacker” olarak adlandırılan internet korsanlarının, site çökertip altına adlarını yazdıkları devirler de sona erdi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT’in verilerine göre, “zamane korsanları” yılda 100 milyar doları zimmetlerine geçiriyorlar, hem de yerlerinden hiç kıpırdamadan. İnternetten elde edilen haksız kazanç, uyuşturucu ticaretinden elde edilen miktarı çoktan geçmiş durumda.

Özellikle Rusya, Çin ve Brezilya yasadışı işler için kullanılan sunucuları ile, yani “server”larıyla meşhur. Bunlar kimse tarafından kontrol edilmiyor. Kullanıcıların sadece kimlikleri değil, hangi ülkede yaşadıkları bile muamma. “Hacker”ların bir diğer numarası ise bilgisayarları ele geçirmek. Bunu İngilizcesi “backdoors” olan “arka kapılar” sayesinde yapıyorlar. Bu küçük programlar ile kullanıcının haberi olmadan bilgisayarına girmek mümkün. Schewtschenko, “arka kapı” tehlikesini şöyle anlatıyor:

“Bilgisayara bir kontrol modülü sokuluyor. Böylece bilgisayar, bir ağın parçası haline getiriliyor ve birinin onu kontrol etmesi mümkün hale oluyor. Bu kişi istediği komutu verebilir, örneğin ‘şu sayfaya git’. Eğer bir milyon bilgisayar aynı anda o sayfaya giderse, sayfayı işlemez hale getirirsiniz.”

Bu işleme internet dilinde “denial of service”, Türkçe’deki karşılığıyla “servis dışı bırakma” deniyor.  Burada temel olan, sistem kaynaklarını veya bant genişliğini tüketerek servislerin hizmet dışı bırakılması… Bu çeşit saldırılar ülkeleri de hedef alabiliyor.

Örneğin Estonya, Rusya’yı, 2007 yılının nisan ayında siber saldırılar yoluyla bilişim altyapısını çökertmekle suçluyor. Bilişim güvenliği firması Mcafee’nin hazırladığı rapora göre, Rusya’nın siber saldırılar için son hedefi Gürcistan. 

Mcafee aynı raporda, Rusya’da internet suçlarına karşı neredeyse hiçbir yaptırım uygulanmadığını belirtiyor. Rusya’nın ve Çin’in suçla mücadele konusunda, uluslararası makamlarla işbirliği yapma konusunda da isteksiz davrandıklarına değiniyor.

“Suçluların bir bölümü gerçekten Rus… Sürekli vatandaşlarımız tarafından yazılıp arşivlenmiş kodlar buluyoruz. Bu halkımızın yüksek teknoloji seviyesine de işaret ediyor. İçimizden bazılarının kötülerin tarafını seçmiş olmaları üzücü. Ancak zararlı kodların büyük bölümünün bizim tarafımızdan yazıldığını söylemek de yanlış olur.”

Dünyanın en ünlü antivirüs yazılım şirketi Kaspersky’nin işi zor. 90 uzman, sabahtan akşama kadar yeni virüslerin, truva atlarının ve solucanların peşinde koşuyor. Ayda bir kez en önemli bilişim güvenliği firmaları bir araya gelerek, elde ettikleri verileri karşılaştırıyorlar. Son veriler, ABD’de her üç kullanıcıdan birinin internet üzerinden işlenen suçlardan korktuğu için, internet alışverişlerini sınırladığını gösteriyor.

Kaynak: veteknoloji.com

İnternette Vergi İndirimi TBMM’de Kabul Edildi

Ekonomik krizi önlemeye ilişkin düzenlemeler içeren ve bazı kanunlarda değişiklik yapan tasarı kabul edilerek yasalaştı. İnternet vergisi yüzde 5’e düştü.

Yasaya göre, internet hizmetlerinin vergisi indiriliyor. Kablolu, kablosuz ve mobil internet servis sağlayıcılığı hizmetine ilişkin Özel İletişim Vergisi yüzde 15’ten yüzde 5’e indirilecek.

Ön ödemeli kart satışları dahil, her çeşit telekomünikasyon işletmeciliği kapsamındaki tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri, radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetler ile kablolu ve kablosuz internet servis sağlayıcılığı hizmeti kapsamına girmeyen, diğer telekomünikasyon hizmetlerinden yüzde 15 Özel İletişim Vergisi alınacak.

Söz konusu hizmetlerin birlikte veya birbiriyle bağlantılı olarak verilmesi halinde, her hizmet tabi olduğu oran üzerinden vergilendirilecek.

Bakanlar Kurulu, yüzde 25 ve yüzde 15 oranlarını ayrı ayrı veya birlikte yüzde 5`e, yüzde 5 oranı ise sıfıra kadar indirmeye veya belli oranlarda artırmaya yetkili olacak. Bundan sonra elektronik ortamda birlikte alınabilecek muhtasar beyannameler ile sigorta prim bildirgelerinden sadece muhtasar beyanname için 20 lira damga vergisi tahsil edilecek.

Kaynak: Telekomedya.com

PC Dergiciliği ve Teknolojik Gelişmeler

Bu yazıyı http://www.mafiamax.com/2009/01/bilgisayar-dergileri-can-cekisiyor.html adresinde gördüğüm makaleden etkilenerek yazdım. Böyle bir konuyu gündeme getiren arkadaşa teşekkürü bir borç bilirim.

Hangi konu olursa olsun, o konu hakkında bilgi edinmek isteyen kişi çok değil bir 10 – 15 yıl evveline kadar aradığı bilgileri kitaplarda ve dergilerde buluyordu. Özellikle bilişim alanında yaşanan çok hızlı gelişmeleri gerek takip edebilmek gerekse de yeni şeyler öğrenmek   isteyen kişiler için PC dergileri, zamanında önemli bir açığı kapatmıştır.

Özellikle Internet bağlantısının toplumun büyük bir kesimi için kolay ulaşılabilir ve ucuz olmadığı zamanlarda bir nesil meraklarını bu tür PC dergileriyle giderdiler. Kabaca 1995 – 2005 yılları arasını Türkiye’de PC dergilerinin altın çağı olarak nitelendirmek belki biraz abartıya kaçsa da herhalde yanlış olmayacaktır.

O zamanın şartlarına göre edinilmesi çok zor olan büyük boyutlu dosyaları okuyucularına hediye eden dergiler sayesinde insanlar pek çok programla sadece tanışmadılar aynı zamanda bazılarında uzmanlaştılar da.

Teknolojik imkanların giderek daha iyi bir hale gelmesi neticesinde bu tür dergilere olan ilgi maalesef azalmaya başladı. Artık büyük bir heyecanla yeni sayısı beklenen ve alındığı zaman da sular seller gibi okunan dergilerin müdavimlerinin sayısı eskiye kıyasla epey bir azaldı. Şimdi güncel gelişmeler Internet ortamında çok daha hızlı ve ucuza takip edilebiliyor.

Söz konusu dergilerin eski takipçilerinin bir kısmı her şeye rağmen alışkanlıklarını sürdürerek her ay düzenli olarak dergilerini alırken diğer bir kısmı da eski dergilerinin web sayfası ve forumunu takip etmekle yetiniyorlar. Dikkatli bir gözle bakıldığı takdirde forumlarda da artık dergi içeriklerinin eski kaliteyi yakalayamadığından şikayet ediliyor. Bir başka yakınma konusu da dergilerin baskı ve kağıt kalitesiyle ilgili oluyor. Baskı kalitesinden fedakarlık,  satış oranları düşen dergilerin zarar etmemek için aldıkları ilk önlemlerden biridir. Bu yüzden dolayı dergileri suçlamamak gerekir.

Diğer şikayet konusunun savunmasına gelince; PC dergileri doğal olarak her bilgi seviyesinden kullanıcının dikkatini çekecek konulara yer vermek zorunda kaldığından bir süre sonra bazı kullanıcılar için içerik sürekli kendini tekrarlayan bir hale gelebiliyordu; çünkü hep bu dergileri okuyan kullanıcıların da aynı konularla karşılaşması da kaçınılmaz oluyordu. Bu duruma gün geçtikçe bilgiye erişimin daha kolay bir hale gelmesi de eklenince dergilere olan rağbetin azalması kaçınılmazdı.

Çoğu kullanıcı için artık aradığı sorunu arama motorlarını kullanarak çözmek daha kolay olduğu için dergiler gitgide geçmişte bir anı olma yolunda hızla ilerliyorlar. Bazı dergiler de yayın hayatlarını elektronik ortama taşıyarak kullanıcılarıyla sanal ortamda buluşuyorlar ancak öyle görünüyor ki bu tür e-dergilerin çoğu basılı emsalleri kadar fazla kişiye ulaşmıyor.

Kağıda basılı dergiyi alan insanlar, bir yandan gelişmeler karşısında duydukları heyecan öte yandan meraklarının da etkisiyle ve okudukça artan bilişim kültürlerinin de teşvikiyle derginin büyük bir kısmını okuyorlardı. Böylece daha önce akıllarına gelmeyen pek çok konuda bilgi sahibi olarak bilişim ve teknoloji alanında günden güne bilgileri artan  bireyler haline gelebiliyorlardı.

Oysa sanal ortamlarda insanlar genellikle sadece aradıkları konularla ilgili sorgulama yaparlar ve istediklerini elde edince sunulan bilgilerin geri kalanı ile ilgilenmezler. Burada bir yanlış anlaşılmanın da önlenmesi gerekir. İnsanlar tabi her gördükleri makaleyi okumayacaklar. Yoksa ortaya çıkan sonuç bir kültür birikimi değil bir bilgi kirliliği olacaktır ancak spesifik bir konuda ihtiyacı karşılamaya yetecek bilgiden sonra merakı gidermek için fazladan birkaç yazı bazen daha yararlı olabilmektedir.

Örneğin belirli bir işi yapmak için gereken bir program hakkında okunan bir yazıda o programın alternatiflerinin tanıtıldığı ya da dergi editörlerinin kişisel düşüncelerinin yer aldığı bölümler kullanıcıya çoğu zaman kolaylık ve seçme şansı tanımaktadır oysa internette edinilen bilgilerin çoğunun blog ya da forum sayfalarından olduğu düşünülürse herhalde okuyucu da bu tür bilgilerin aşırı kişisel olduğuna hak verecektir.

Ne olursa olsun gelişim ve buna bağlı olarak ta değişim sürüyor ve sürecek. Bu durumda PC dergilerinin ve dergiciliğinin eski önemini korumasını beklemek haksızlık olur. Zamanla birlikte bilgiye erişimde kullanılan yöntemler de değişti. Artık aranılan bilgi çok kısa sürede elde edilebiliyor ancak şartların bu kadar elverişli olmadığı dönemlerde PC dergilerinin oynadığı rolü hatırlamak ve nostaljik bir vaziyet içinde takdir etmek de bir neslin borcu olsa gerek.

Photoshop’ta Yazı Araçlarını Bitiriyoruz

Epey zamandır fırsat bulup ta yazamadığım yazı araçlarının son bölümünü bugün yazıyorum arkadaşlar… Yalnız bu yazıyı okumadan önce konuya yabancılık çekmemek için ya da bu adam buraya nerden geldi dememek için önce şu ve de şu yazıları okumanızı öneririm.

Bir önceki dersimizde Toggle the character and paragraph palettes butonuna tıkladığımızda açılan kutuda CHARACTER özelliklerine göz atmıştık. Bu yazımızda da PARAGRAPH alanına göz atmaya çalışacağız.

Önce önceki derste gördüğümüz ilgili kutucuğu açıp sonra da paragraf alanına tıklıyoruz.

Paragraf ayarlarını buradan yapıyoruz

Şimdi numara sırasına göre hangi buton ya da alanın ne işe yaradığına bakalım.

1- Left align text: Yazıyı sol tarafa yaslamak için kullanırız. Hizalamak istediğimiz yazıyı eğer o an aktif bir text kutusu içinde çalışmıyorsak seçmemiz gerekir.

2- Center text: Yazıyı ortalamak için kullanılır.

3- Right align text: Yazıyı sağ tarafa yaslamak için kullanılır.

4- Justify last left: Yazıyı artan son satırı sol tarafa hizalanacak şekilde her iki yana yaslar.

5- Justify last centered: Yazıyı son satırı ortalanacak biçimde iki yana yaslar.

6- Justify last right: Yazıyı son satırı sağa yaslanacak şekilde hizalar.

Burada 4, 5 ve 6 numara ile işaretlenmiş özellikler biraz kafanızı karıştırabilir ama aslında çok basit. Birçok yazı programında bile mevcut olmayan bu özelliği daha iyi anlayabilmeniz için ilgili butonların üzerindeki icon yani simgelere bakmanız yeterli o zaman daha iyi anlayacaksınız.

7- Justify all: Yazı her iki yana yaslamak için kullanılır.

8- Indent left margin: Yazının sol tarafa olan uzaklığını ayarlar. Tıpkı diğer programlarda olduğu gibi yazının sol girinti uzaklığını ayarlayarak ne kadar içeride olacağını belirleyebilirsiniz.

9- Indent first line: Yazıda yer alan ilk satırların yani paragrafların ne kadar içeriden başlayacağını ayarlar.

10- Add space before paragraph: Her bir paragrafın kendinden öncekine ne kadar uzakta olacağını ayarlar. 

11- Indent right margin: Yazının sağ tarafa olan uzaklığını ayarlar.

12- Add space after paragraph: Her paragrafın kendinden sonraki ile arasında ne kadar boşluk olacağını ayarlamak için kullanılır yani isterseniz yazınızı yazarken ENTER tuşuna basıp yeni bir paragrafa başladığınızda varsayılan değil de istediğiniz kadar aşağıdan yeni paragrafa başlayabilirsiniz.

13- Automatic Hyphenation: Bu özellik ile metin alanınızın genişliğine sığmayan kelimelerinizin nasıl bir davranış sergileyeceğine karar verebilirsiniz. Eğer kelime o satıra sığmıyorsa ve siz de bu kontrol kutusunu işaretli bırakmışsanız (bu arada karakter bölümünde dil listesinde Türkçe’yi seçmiş olmanızın önemini burada daha iyi anlıyorsunuzdur.) kelime uygun hecesinden tire işareti ile ayırılır ve bir kısmı yukarıda ve bir kısmıda aşağıda kalmak suretiyle yazıya devam edilir. Yok eğer şaretlememişseniz sığmayan kelimeler hecelerine göre ayrılmaz ve tamamen bir aşağıdaki satıra aktarılır.

Anlatılanları daha iyi kavrayabilmek için hepsini bir yazı üzerinde denemenizde fayda var. 

Bu arada bo konuyu noktalamadan önce kısa bir şeyden daha bahsetmek istiyorum. Karakter ve paragraf özelliklerini ayarladığımız bu kutunun en sağ üst köşesinde yer alan butona tıklayarak bir kısayol menüsüne ulaşabilirsiniz.

Kısayol menüsüne buradan ulaşabilirsiniz.

Buraya tıkladığınızda kullandığınız sürüme göre (ben CS4 kullanıyorum) farklılık gösterebilecek bir menü belirecektir. Eğer o anda yazı aracı seçiliyse ve siz de yazı ile ilgili bir işlem yapıyorsanız farklı; eğer yapmıyorsanız daha farklı bir menü ile karşılaşacaksınız. Buradaki seçeneklerin bazıları zaten daha önce öğrendiğimiz özelliklerin bazıları iken diğerleri de ilgi araç ve menüyü kapatma ile ilgili seçeneklerdir.

Şimdilik bu kadar bundan sonra boyama araçlarından bahsedeceğim yazılarla birlikte olacağız. Hoşcakalın ve kolay gelsin.

Günümüzde PC Dergilerinin Durumu

Bir zamanlar ADSL yoktu ve bizler kısıtlı imkanlarla internete ulaşabiliyorduk. Düşük hızlarda ve yüksek ücretlerde sunulan Dial-Up bağlantılar belki o gün bize yetiyordu ama bilgisayar alanındaki bilgilerimizi derinleştirebilmemize yardımcı olmuyorlardı.

İşte bu durumda biz de PC dergilerine başvuruyor bilgi açlığımızı onlarla gidermeye çalışıyorduk. Adeta her sayfasını bıkmadan okuduğumuz bu dergilerin günümüzde nasıl bir durum içinde olduğunu http://www.mafiamax.com sitesindeki arkadaş çok güzel dile getirmiş. Bu yaratıcılık ve özgün düşünce gücüdür. Bu zamanda bu durumu farkeden arkadaşı kutluyorum ve ilgili yazısını okuyabilmeniz için de sizi şu bağlantıya tıklamaya davet ediyorum.

Sade ve Şık bir Müzik Sitesi

Son zamanlarda farklı amaçlara hizmet eden çok farklı siteler ortaya çıkıyor ancak pek azı gerçekten insanların ihtiyaçlarına cevap verebiliyorlar. Bir sitenin kullanıcılar tarafından tutulmasında dizaynın da çok önemli bir yeri olduğu aşikar. Kullanıcılar aradıklarını kolayca bulmak istiyorlar. İşte ben de tam da bu kriterlere uyan bir müzik sitesinden bahsetmek istiyorum.

fizy.org sitesi kullanıcılara çok basit bir arayüzle müzik dinleme imkanı sunuyor. Dinlemek istediğiniz müziği yazıp aratıyorsunuz ve bulduğunuz sonuçları dinlemeye başlıyorsunuz. Üstelik varsa müziğin video klipini de izleyebiliyorsunuz. Bu sade arayüzlü siteyi mutlaka denemenizi öneririm. Demek ki her zaman gösteriş kazanmıyormuş.

http://fizy.org